Venkatraman, S. (2017). Social Media in South India.Londra: UCL Press, 256 sayfa, ISBN 978-1-911307-94-5
Yazan: Müge Mengü Hale
Shriram Venkatraman’ın University College London Antropoloji bölümünde 2012-2016 yılları arasında yürüttüğü doktora tezi araştırmasının sonucu olarak yazdığı “Social Media in Rural India” (Güney Hindistan’da Sosyal Medya) dijital antropolog Daniel Miller liderliğinde “Global Social Media Impact Study” (GSMIS) ya da “Why We Post” başlığıyla yürütülen ve sosyal medyanın etkisini 8 ülkede araştıran saha monografilerinden biridir ve Güney Hindistan’ın hızla değişen Tamil Nadu bölgesinde gerçekleşen 15 aylık bir etnografik çalışmanın sonuçlarını aktarır.
Why We Post dizisinin her bir monografisi, Miller’ın ekibinden bir antropoloğun araştırdığı bölgede on beş ay boyunca yaşayarak, bölge dilini konuşarak yaptığı araştırmalarla gerçekleşmiştir. Shriram Venkatraman da Hint toplumunda sosyal medyanın etkisini anlama amaçlı 15 aylık araştırmasında çevrimiçi ve çevrimdışı etnografi metodunu uygulamış, Facebook’tan 172, Whatsapp gruplarından 53 kişi, Twitter’dan 41 ve Linkedin’den 67 kişiyle görüşme yapmıştır. (s. 23) Dizinin tüm araştırmalarında olduğu gibi araştırma başlangıcı ve sonunda uygulanan iki anket dışında, veri madenciliği, iletişim günlükleri, iletişim aramaları ve internet tarayıcı arama kayıtları gibi verilerden yararlanmıştır.
Güney Hindistan araştırmaları sonucunda ortaya çıkan monografi 6 bölümden oluşur. Panchagrami çevresi; Sosyal Medya Manzarası: İnsanlar, Algı ve Sosyal Medya; Görsel Paylaşım: Görsel Alanın Sosyal Medyada Devamlılığı; Hısım ve Akrabalık; İş – Ev İkiliği ve Sosyal Medya ve son olarak Bilgi Ekonomisinde Eğitim ve Sosyal Medya başlıkları altında toplanan araştırmanın her bölümü, büyük toplumsal yapıların ve altyapıların sosyal medyaya etkileri ya da sosyal medya üzerinden dönüşümünü incelemektedir. Diğer kitaplarda siyaset, din, devlet ve ticaret yapıları bölüm olarak ele alınmışken, Venkatraman siyaset ve kast yapılarını kitabın her bir bölümü dahilinde incelemeyi uygun bulmuştur.
Kitabın ilk bölümü Panchagrami’nin değişen sosyo-ekonomik yapısını inceler. Hint hükümeti tarafından yüzyıl başında Tamil Nadu’nun Panchagrami bölgesindeki beş köy arasına bir Bilişim Teknolojileri (BT) kenti kurulması, daha önce tarımla geçinen bölgeye bilgi ekonomisiyle kalkınma getirmiştir. Panchagrami, araştırma sırasında 30 bin kişilik bir nüfusa sahiptir. Bu nüfusun 14 bini yüzyıllardan beri bölgede yaşayan ve tarımla geçinen yerel Tamil halkıdır. 16 binlik göçle gelen popülasyon ise BT personeli, hizmet sektörü, girişimcilerden ve işçilerden oluşmaktadır. Bunun haricinde, 200 bin kişilik BT’ye çalışan bir işgücü bölgeye günlük olarak gidip gelmektedir.
BT bölgesinin getirdiği bilgi ekonomisi bölgeyi kentlileştirmekte, kalkındırmaktadır. BT bölgesinin yarattığı kentsel dönüşümün rantı ile bölgenin yerlisi olan kimi kastlar orta sınıflara atlama fırsatını yakalamıştır ve gelecek kuşaklar için bilişim eksenli eğitim tüm bölge nüfusunun hedefine girmiştir. Ancak yerel halk geleneksel köy yaşamı pratiklerini de sürdürmektedir. Ayrıca gerek yerli halk gerekse BT ile gelen topluluk da hem Hindistan’ın geleneksel kast sistemine hem de hükümetin belirlediği ayrı bir kast kategorizasyonuna mensup bireylerden oluşur.
Venkatraman’ın sosyal medya araştırmasının başında BT popülasyonu teknolojiye kolay ulaşabildiği için sosyal medya kullanımında uzman oldukları, yerel halkın ise yeni teknolojiye kısıtlı erişimiyle sosyal medya kullanımında acemi olduğu varsayılmıştır.
Ancak, Venkatraman araştırma sonucunda Panchagrami halkının günlük hayatına nüfuz etmiş gelenekler ve bu gelenekleri barındıran sosyal kategorilerin etkilerinin sosyal medyada devam etmekte olduğu saptamıştır. Araştırma, bölge insanlarının sosyal medya kullanımının toplumsal değişime neden olup olmadığını araştırırken sosyal medya kullanımında sınıf, yaş, cinsiyet ve kastla gelen yerel pratiklerin etkisinin sürdüğü sonucunu ortaya koyar.
Varsayılan BT personeli ve köylüler ayrımı yüzeysel kalmıştır çünkü Penchagrami’de sosyal medya kullanımı, cinsiyet, akrabalık, yaş, kast, sınıf, din gibi sosyal kategorilerin etkisindeki geleneklerin derin katmanları tarafından belirlenmektedir.
Kitabın Sosyal Medya Manzarası: İnsanlar, Algı ve Sosyal Medya; Görsel Paylaşım: Görsel Alanın Sosyal Medyada devamlılığı bölümleri Panchagrami’deki sosyal medya kullanım alışkanlıklarını örnekler. Venkatraman 15 ay boyunca yaptığı araştırmalar sonucu iki temel örüntü tespit etmiştir.
Birincisi, iki popülasyonun da çevrimdışı toplumsal yaşantılarını çevrimiçinde de yansıttığı biçimindedir. Öncelikle, sosyal ağlarının oluşturulması sürecinde çevrimdışı kast, cinsiyet, din ve sınıfsal kategoriler belirleyicidir. Bu noktada “ağ homofilisi” adı verilen dış ağlardaki benzeşseverlik kavramı çevrimiçi yaşantıda da izlerini sürdürür. Panchagrami bölgesinde yaşayan iki popülasyon da sosyal medya ağlarına çevrim dışı ilişkilerinin sürdüğü kişileri kabul etmekte ve çevrim dışı toplumsal yaşantılarında taşıdıkları değerleri çevrim içi paylaşımlarda da yansıtmaya ve korumaya önem vermektedir. Kast ve toplumsal sınıflar dışarıda nasıl yaşıyorsa çevrimiçi alanda da bu değerleri korumak üzerine bir tutum gösterir. Çevrimdışı ayrımcılık çevrimiçi sosyal gruplarda da sürmektedir.
Kast sistemi ve cinsiyetçilik kadın kullanıcının iletişim kanallarını sınırlamaktadır. Ağa girme konusunda kadınlar üzerindeki baskı ve gözetim tüm gruplarda sabittir. Özellikle genç kızların akıllı telefon kullanımına yönelik yaklaşım Panchagrami’nin geleneksel ataerkil yapısının sosyal medya üzerinden de yürütüldüğünü gösterir. Kadın kullanıcılar ağdaki aile üyelerinin gönderilerini takip etmesi gibi hafif gözetimden akıllı telefondan yoksun bırakma gibi katı sınırlamalara tabi tutulur. (s.38)
Araştırmada geleneksel sosyal kategorilerin sürdüğü özellikle Facebook kullanımında ortaya çıkar. Her iki popülasyon da Facebook kullanırken, sınıf, kast ve cinsiyetin Facebook kullanımına etkisi bulunmuştur. Facebook kullanan alt-orta sınıf kullanıcılar özellikle okumuş, iş sahibi, erkek genç kullanıcılar ağırlıklıdır. Bölgedeki genç kızların cep telefonu sahibi olması yasak olduğundan bu kullanıcıların arkadaş listesindeki kızlar çevre şehirlerdendir. Facebook bu kullanıcılar için bir flört alanı olarak algılanarak genç kızlar için gerek kast dengesini bozacak gerek aile namusuna karşı bir tehdit olarak görülmektedir. Facebook’ta erkekler kadın katılımını da gözetim halindedir.
Kastlar arasındaki rekabette de Facebook cinsiyet üzerinden bir mücadele alanıdır. Özellikle kastlar arasında evlilik inanışlara karşıt olarak görülür ve Facebook’ta farklı kastlardan kadın ve erkekler arasında kurulacak ilişkilerin engellenmesi adına aileler kızlarına sosyal medya ve akıllı telefon yasağı getirmişlerdir. Aile yapısına göre kısıtlama ve kullanım değişse de yakın yaşta erkekler kız kardeşler için sıkı bir gözetim uygulamayı sürdürür.
Üst orta sınıf kullanıcılar sosyal medya iletişiminde daha rahattır. BT merkezi için bölgeye yerleşen ailelerin kızları sosyal medyada katı kontrole tabi değilse de aileler ağlardaki arkadaş listelerine katılarak hafif gözetim uygular. Venkatraman’a göre sosyal medya sınırlamaları, kast, sınıf, ataerkil yapı, duygular gibi çok faktörlü nedenlere bağlanmalıdır. Örneğin, aynı kasttan olmasına karşın farklı sınıflardan gelmek sosyal medya algısında farklılıklara neden olabilmektedir.
Why We Post araştırmalarının literatüre kattığı “ölçeklenebilir toplumsallık” kavramı (Scalable sociability) sosyal medya platformlarının çeşitlenmesi sayesinde bireyin çoklu medya kullanarak sosyal medyada özel ve kamusal alanlar yaratabilme olgusunu tanımlar. Buna göre, özelden genele ve iki kişilik karşılıklı iletişimden kitlesel yayına uzanan iki ölçek belirlenmiştir. Sosyal medya platformlarının çeşitlenmesi bireylere iletişimin özelden genele mahremiyet derecesini belirlemede ve ağ üyelerinin sayı ve topluluğunu gruplandırmada seçenekler ve ölçekler sunmaktadır.
Bu platformlarda bireyin oluşturduğu ya da parçası olduğu farklı sosyal ağlar söz konusudur. Bireyler iletişim kitlelerini sayıca belirlerken kurdukları ağları ölçeklemekte, platformun yapısına uygun toplumsal ağlara katılmakta, iki kişiden sayısız insana hitap kitleleri oluşturmaktadır. “Ağa bağlı” bireyler iletişim içeriklerinin niteliğini de seçilmiş sosyal platformun teknik ve algılanan yapısına, ağlarına ekledikleri kitlenin niteliğine ya da “ağın beklentilerine” göre özelden kamusala düzenleme yetkisini kazanma eğilimindedir.
Panchagrami halkı da aktif olarak polimedya yani Facebook, WhatsApp, Twitter gibi sosyal medya platformlarını aynı anda kullanmaktadır. Bunun bir nedeni şudur. Sosyal medyada iletişim ve yayın seçeneklerinin artmasıyla, bireyin özel alan ve kamu alanlarında kurduğu ilişki biçimlerini yönlendirebilmesi, gündelik iletişim idaresinde ve toplumsal kimlik sunumunda farklı platformlardan yararlanarak yeni sosyoekonomik düzenini sürdürebilmesi söz konusudur. Özellikle, WhatsApp gündelik hayat pratiğini düzenleyebilmekte yardımcı olan bir platformdur. Polimedya kullanımının ikinci nedeni ise farklı platformlarda toplumsal normlara uyum beklentisi gelişmiş durumdadır. Araştırma çevrimdışı ve çevrimiçi arasındaki devamlılıktan dolayı, kullanıcıların sosyal ağda yaptığı paylaşımlarda “stratejik sunum” olgusunu tespit etmiştir. Örneğin, WhatsApp’da daha küçük ve yakın gruplarla iletişim kurulurken grubun normlarına uyma kaygısı gözetilerek paylaşım yapılmaktadır. (s. 134) Facebook daha büyük bir gruba hitap eden genel mesajların paylaşıldığı bir ağdır. Twitter’da genele yönelik paylaşımlar yapılırken, Facebook paylaşımları yine ağdakilerin belirlediği toplumsal normlara uygunluk gözetilerek yapılmaktadır.
Bu çalışmada da Oya Morva’nın Türkiye’de Facebook kullanımı araştırmalarında yaptığı Goffman’ın performans kavramına benzer bir bulguyla karşılaşılır. Özellikle Facebook’ta ağın beklentilerine uygun paylaşımlar yapanlar kadınlardır. (Morva, 2014 :254) Venkatraman da, “ağın beklentileri”nin bireylerin sosyal medyadaki sunumunu belirlediğinin altını çizer. Hindistan örneğinde de özellikle evli kadınların sosyal medya gönderilerinde topluluk onuru gözetilmektedir. Bundan dolayı kadınlar daha çok sosyal değerleri yansıtan mesajlar, dini mesajlar ve aile içi fotoğrafları paylaşırken topluluğun beklentisine uygun “ideal Tamil kadını” normunu yansıtacak bir içerik üretirler. (s.39) Toplumsal beklentilere paralel olarak Facebook’taki varoluş performatif bir işlev kazanmaktadır. (s. 120)
Burada ortaya çıkan durum, bireylerin özel ve kamusal alanlarını belirlemede tümüyle özgür olmadığı, “ağ”ın çevrimdışı toplumsallığı yansıttığı ve bireyin kimlik sunumunu da denetlemeyi de sürdürdüğüdür. Çevrimiçi ağ, çevrimdışı ağın bir uzantısıdır. Cinsiyet, kast ve sınıf etkileri, ağa katılımda, seçilen platformlarda ve hatta platforma atfedilen işlevde de devam etmektedir.
Değerlendirme sonuçları, sosyal medyanın Penchagrami halkına etkilerini şu şekilde özetler: Hindistan’daki kast sistemi ve aynı zamanda hükümet kast kategorizasyonu sürerken BT sektörünün bölgeye gelmesi, bu sektörün yarattığı arsa ve emlak rantı üzerinden bir varlık birikimine neden olmuş, bu da sınıflar arası bir mobiliteyi getirmiştir. Panchagrami’de ranta dayalı sermaye birikimi ve BT merkezine yakınlık yerlilere refah getirmiş akıllı telefonlara ve sosyal medyaya erişim bu nedenle diğer köylere göre artmıştır. Ancak ranttan yararlanamayan zaten geleneksel olarak düşük konumdaki kastlar bu değişimi yaşamamış ve durumları daha da olumsuz etkilenmiştir.
Daha önce belirtilen ağlardaki homofili yani benzeşseverliğin anlamı, Hindistan toplumu için aynı kast ve aynı sınıflar arasındaki bağlantıların ya da bağlantısızlığın sosyal medyada da sürmesi olarak da yorumlanabilir. Günlük hayattaki kast ve sınıflar arası, hatta BT personeli ve yerli halk arasındaki ilişkilerdeki ötekilik deneyimi, sosyal medyada da sürdürülmektedir. Venkatraman’a göre kast ve sınıf ayrımı anlamında sosyal medya Panchagrami’ye dijital eşitlik getirmemiştir. Sosyal medyada da alt üst kesim arasında ve farklı kastlar arasındaki iletişim sınırlı kalmıştır. Sınıflar arası farklar arttıkça da sosyal medya sosyal değil işlevsel bir kimliğe bürünmüştür.
Venkatraman’ın çıkardığı bir başka sonuç gelenek konusunda tüm sınıf ve kastların kendi geleneklerini sosyal medyaya da taşıdığı yönündedir. Gelenek sosyal medyada işlenerek kendisini onun üzerinden doğrular. Dolayısıyla, sosyal medya bir grup medyasıdır. Dünyaya normatif Hint geleneklerinin taşındığını sergilemek için bir anlamda bir gösteri alanıdır. Venkatraman, çevrimdışı ile çevrimiçi arasındaki devamlılığın Hint kozmolojik düşüncesinin parçası olduğunu belirtir. Dolasıyla, araştırma binlerce yıl öncesinden gelen geleneksel kategorilerin halen devamlılık taşıdığını gösterir. Sosyal medya üzerinden ifade edilen anlatı bu şekilde anlaşılmalıdır. Sosyal medya toplumu dönüştürememiş benimsenen sosyal medyanın ta kendisi bağlama göre dönüşmüştür. Tamil toplumu, sosyal medya ile kendi kültürlerinin güçlü bir ifadesini sürdürmeyi başarmıştır.
Güney Hindistan’da Sosyal Medya monografisinin bir özelliği bölümlerin teorik genellemelerin dışına çıkarak yerel bulgular üzerinden oluşturulmasıdır. Why We Post dizisi genel olarak internet ve sosyal medya için kullanılan araştırma metodlarını kullansa da tek grup üzerinden elde ettiği bulguları tüm gruplar için genellemekten kaçınmıştır. Ayrıca, çalışmanın bir iddiası da sosyal medyayı pozitif ya da negatif olarak değerlendirme amacı gütmemesidir. Çalışma, eğitsel amaçlarla Trinidad’dan Çin’e incelenen her bölgede sosyal medyanın ifade ettiği anlamı, yerel sonuçlarla bulmak ve yerel değerlendirmeler yapmak hedefindedir. Sosyal medya üzerine olan akademik literatürü takip etmek üzere ise dizinin “How the World Changed Social Media” adlı kitabının okunması önerilir.
Kaynaklar:
Morva O., “Goffman’ın Dramaturjik Yaklaşımı ve Dijital Ortamda Kimlik Tasarımı: Sosyal Paylaşım Ağı Facebook Üzerine Bir inceleme”, Medya ve Tasarım, Çakır S., Ed., Urzeni Yayınları, İstanbul , ss.231-255, 2014
Social-Media-in-South-India.pdf erişimi için tıklayın
http://blogs.ucl.ac.uk/global-social-media/2015/06/16/conclusion-introducing-scalable-sociality/