Nihan Bora
Dün Özyeğin Üniversitesi’nde düzenlenen “Sosyal Ağlar ve İnternet Medyası” isimli panele tam zamanında yetiştim. Kaydımı yaptırıp salona girdiğimde iPad, kalem-kağıt (her ihtimale karşı) ve telefon hazırdı. Açılış konuşmalarından sonra tam tweet atmaya yeltendim ki, salonda internet olması bir yana telefon dahi çekmiyordu. O zaman not almaktan başka çare yoktu.
İlk oturum, “Sosyal Ağlar ve İfade Özgürlüğü” başlığı altında, “Twitter ve Facebook iletişim anlayışımızda neleri değiştirdi?” sorusu çerçevesinde konuşuldu. Oturum Başkanı, Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yener Ünver, konuşmacılar Avukat Fikret İlkiz ve Gazeteport Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Semerci idi. Öncelikle İlkiz konuşmaya başladı ve Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan insanların sosyal ağ kullanımıyla ilgili çeşitli bilgiler verdi. Örneğin AB ülkelerinde yaşayan 13-17 yaş gençlerin yüzde 77’si kendi profilini yaratmış. Bu rakam çok ilginç değil ama ilginç olan bu yüzdenin tümünün profillerinin herkese açık olması. AB, çocukların sosyal ağ kullanımıyla ilgili birtakım ilkeler belirlemiş.
İlkiz, Tunus’ta bir gencin kendini yakarak öldürmesi sonucu gençlerin sosyal medyayı kullanarak nasıl harekete geçtikleri örneğini verdi. 15 Mayıs 2011 tarihinin hem Türkiye hem İspanya için önemini de vurgulayan İlkiz, “Türkiye’de de binlerce kişi aynı anda sokaktaydı” dedi. Sonuç olarak basın özgürlüğü kavramından vazgeçip halkın bilgi edinme hakkını kabul etmemiz gerektiğini söyledi.
Daha sonra Yavuz Semerci, bir internet sitesi sahibi, köşe yazarı ve radyo programcısı olarak tüm bu alanlardaki ifade özgürlüğünü değerlendirdi. “İnternetime dokunma” yürüyüşüyle ilgili, “Ben bunu geleneksel medyada söyleseydim bu kadar insan toplar mıydım biliyorum” diyerek sosyal ağların ne kadar etkili olduğunu ifade etti bir anlamda.
Oturum başkanlığını Avukat Ali Osman Öztürk’ün yaptığı panelin ikinci oturumunun konuşmacıları ise, Yard. Doç. Dr. Nilay Şenol ve Avukat Gökhan Ahi’ydi. “Sosyal Ağlar ve Kişilik Hakları” başlığı altında “Sosyal ağlarda yaşanan hukuksal uyuşmazlıklar – hakaret, şirket sırları, sahte profiller, emniyet süreci, yargı süreci, neler delil olabilir?” konularının konuşulduğu ikinci oturumun başkanlığını Avukat Ali Osman Özdilek yaptı. Konuşmacılar ise Yard. Doç. Dr. Nilay Şenol ve Avukat Gökhan Ahi’ydi. Şenol, kişilik haklarıyla ilgili daha çok yasalar üzerinden örnekler verirken Gökhan Ahi, kişilik haklarını örneklerle anlattı.
Ahi, her şeyden önce geçtiğimiz hafta yapılan e-G8 zirvesine dikkat çekerek artık devletlerin de sosyal ağlara kayıtsız kalamadığını söyledi. “Facebook bütçesi birçok dünya ülkesinden daha fazla. Devletlerüstü, kurumlarüstü bir yapıya kavuştu” diyerek vatandaşlık kavramının ortadan kalkıp dünyanın küçük bir köye dönüştüğünü anlattı. Sosyal ağlar bu kadar büyürken hukuka aykırı durumların da ortaya çıktığını belirten Ahi, özellikle nefret söyleminin sıkça sosyal ağlarda kullanıldığını söyledi.
Demokrasisi gelişmemiş ülkelerde çok fazla anonim isimlerin olduğunu söyleyen Ahi, “Kimlikle ifade ettiği zaman başına kötü şeyler geleceğinden korkuyor. İnternette iletişim özgürlüğü, anonimlik bir haktır. Ekşi sözlükte klavye delikanlıları deniyor ama bu bir hak aslında” diyerek internette anonim kimliklerle yazanları da bir anlamda savundu.
Kaynak: yenimedyaduzeni.com (Erişim: 29.05.2011, 22:14)