“Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” Paneli

Ekim 31, 2020

TÜBİTAK-SOBAG tarafından desteklenen 120k613 numaralı “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” projesinin final bulgularının paylaşılacağı panel 11 Aralık 2020’de çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek. 14:00-17:00 saatleri arasında düzenlenecek olan panele katılımcı olarak kayıt yaptırmak için projenin e-posta adresi olan 120k613proje@gmail.com üzerinden proje ekibi ile iletişime geçebilirsiniz.

Proje süreci ile ilgili gelişmeleri ve paylaşımları ise,
https://www.youtube.com/channel/UCdM0mUGBkv8y1zdEYyGgzyw
https://yenimedya.wordpress.com/category/120k613
adreslerinden takip edebilirsiniz.

11 Aralık 2020’de görüşmek üzere!



“Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” Projesi Senex 2020’de

Ekim 21, 2020

Bu yıl IV.’sü düzenlenecek olan, Senex Lisansüstü Yaşlılık Çalışmaları Kongresi 30-31 Ekim’de “Kapsayıcı Toplum” temasıyla çevrimiçi olarak katılımcılarla buluşuyor.

Tübitak-Sobag desteğiyle yürütülen 120k613 numaralı “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” proje ekibi de araştırma ile aynı adı taşıyan atölye çalışmasıyla 31 Ekim 2020 Cumartesi günü, saat 14:00-15:00 arasında Senex’te yer alacak.

Katılımın ücretsiz olduğu Senex 2020 kapsamında “Covid-19 Sürecinde Yaşlıların Enformasyon Arayışı ve Enformasyon Değerlendirmesi” atölyesi ve diğer oturumlarda katılımcı olarak bulunmak için kongrenin web sayfasından kayıt yaptırmak mümkün.

https://www.senexkongre.org.tr/ adresinden kongre programına ve oturumlar için kayıt linkine ulaşabilirsiniz.

Senex 2020’de görüşmek üzere!


BTS’İN ÇEVRİMİÇİ KONSERLERİ YA DA ARTTIRILMIŞ EĞLENCE’DEN ARTTIRILMIŞ GERÇEKLİĞE

Ekim 17, 2020

Alptekin KESKİN[1]

Güney Kore K-Pop gruplarının pandemi süreci ile arenaları dolduran konserlerine ara vermesiyle çevrimiçi konserler dönemi başladı. BTS’in 20 Haziran 2020 günü ilk çevrimiçi konseri olan Bang Bang Con: The Live’ı aynı anda 756 bin kişinin izlemesiyle şirket ilk çevrimiçi konserinden 26 milyon dolar gelir sağlamıştı. Bu konserle birlikte ARMY’nin 10 bin yeni üye kazandığı ve konserin şimdiye kadarki online konserlerin ulaştığı en yüksek seyirci sayısına ulaştığı belirtilmişti[2].

BTS’in 10 ve 11 Ekim 2020’de iki gün olarak düzenlediği Map Of The Soul ON:E konseri birçok açıdan ilklerin yaşandığı bir konser oldu. 6 farklı kamera ile ARMY’ler konserde istediği üyeyi 4K çözünürlükte izleyebilme imkânına kavuştular. Tek günlük bilet fiyatı 44.55 Dolar olan konseri 193 ülkeden toplam 993 bin kişinin izlediği şirket tarafından açıklandı. Böylelikle BTS’in online konserler döneminde kendi rekorunu tekrar kırdığı ispatlandı. BTS, konserlerde 23 parça seslendirdi. Birçok büyük sahne kullanılan konserde etkileyici kostümler, yeni koreografiler ve özel efektler kullanıldı. Pandeminin geçeceği ve ARMY’lerle buluşmayı özlediklerini belirten BTS üyelerinin  ARMY’e olan sevgisi grup üyeleri tarafından birçok kez dile getirildi. Bang Bang Con konserinden farklı olarak sahne arkasında konseri canlı izleyen binlerce ARMY’nin görüntüleri konser süresince ekrana yansıtıldı. Konser boyunca ellerindeki army bomb denen ışıldaklarını sallayan ARMY’lerin ekrana yazabildikleri konuşmalarını (chat room) BTS üyeleri okuyabildi.

Konserde kullanılan teknolojiler BTS’in yalnızca müzik performans eden bir grup olmadığını bir kez daha göstermiş oldu. Bilindiği gibi K-Pop gruplarının sahne performansları, dans koreografileri, dekor, görsel efektler, kameraların etkin kullanımı, şarkıların tonları ve hayranların ışıldakları kullanımı gösterilerin arttırılmış eğlence olarak nitelendirilmesine imkân tanımaktadır (Choi ve Maliangkay, 2015: 4). Bir başka tanımlamada ise K-Pop, dijital medya ile yüksek katılımcı kültür pratiklerinin birleşiminden oluşan pastiş, parodi ve karnalavesk bir kutlamadır (Fuhr, 2016: 10). Ancak bu tanımlamalara pandemi sürecinde kullanılan teknolojilerin yarattığı gerçeklik de eklenmelidir. BTS’in özellikle son dönem pandemi sürecindeki konserlerinde kullandığı AR (Augmented reality) ve XR (Extended Reality) teknolojilerinin konsolide edilmesiyle performanslar farklı bir gerçeklik dünyasında sergilenmiş algısı uyanmaktadır. Konserdeki RM’nin Persona; Jin’in Moon; Jimin’in Black Swan perfomansı AR ve XR teknolojilerinin kullanımıyla[3] hayranlarca gerçek üstü bir atmosferde hissedilmiş ve alımlanmıştır. Böylelikle BTS’in performansları arttırılmış eğlenceden arttırılmış gerçekliğe doğru evrilmektedir. Başka bir deyişle BTS ve ARMY arasındaki hayranlık ve duygusal iletişime[4] dayanan ilişki, arttırılmış gerçeklik teknolojileri ile katlanmaktadır. Ayrıca çevrimiçi konserde tüm dünyadan fanların ekranlara yansıtılması ve sürekli yenilenmesi online etkinlikler için yeni tip bir iletişim paradigmasına da işaret etmektedir. Fanlar ve ünlü arasındaki söz konusu bütünleşme, yeni medya teknolojilerinin iletişim potansiyelini göstermektedir. [5].

 Map Of The Soul ON:E konseri sonuç olarak BTS’in 20 Kasım 2020’de çıkacağı açıklanan BE isimli albüm için bir ön hazırlık oldu. BTS’in, ARMY ile olan birbirlerini tamamlayan etkileşimli sembolik dünyası pandemi sürecinde de konserler ve diğer etkinliklerle devam etti. Map Of The Soul ON:E konseri grup üyesi RM’den aktararak söyleyecek olursak nihai olarak BTS’in yalnız 7 kişinin hikayesi olmadığını; ARMY’nin hikayesi olduğunu bir kez daha herkese gösterdi.

Kaynakça

Choi, J., & Maliangkay, R. (2015). Introduction: WhyFandom Matter to the International Rise of K-Pop. J. Choi, & R. Maliankay içinde, K-Pop: The International Rise of the Korean Music Industry (s. 1-18). New York: Routledge.

Fuhr, M. (2016). Globalization and Popular Music in South Korea: Sounding out K-Pop. London: Routledge.

 Colette Balmain, “BTS’ “Map of The Soul ON:E” Online Concerts Worthy of a Las Vegas Residency”, 15.10.2020, https://www.viewofthearts.com/2020/10/15/bts-map-of-the-soul-one-online-concerts-worthy-of-a-las-vegas-residency/ Erişim 17.10.2020

Choi Ji-won, “BTS and ARMYs virtually yet strongly connected in ‘Map of the Soul: ON:E’”, The Korea Herald, 12.10.2020. Erişim: 12.10.2020

Terry Nguyen, “The big business of BTS, the K-pop band that’s changed music”, 20.02.2020, https://www.vox.com/the-goods/2020/2/20/21136529/bts-billion-dollar-fandom Erişim: 17.10.2020

https://www.indyturk.com/node/196341/ kültür/bts’-7-yıldönümüne/düzenlediği-sanal-konser-izleyici-rekoru-kırdı, INDEPENDENT Türkçe, 15.06.2020, Erişim 15.10.2020.


[1] İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyoloji Doktora Öğrencisi

[2] https://www.indyturk.com/node/196341/ kültür/bts’-7-yıldönümüne/düzenlediği-sanal-konser-izleyici-rekoru-kırdı, INDEPENDENT Türkçe, 15.06.2020, Erişim 15.10.2020.

[3] Choi Ji-won, “BTS and ARMYs virtually yet strongly connected in ‘Map of the Soul: ON:E’”, The Korea Herald, 12.10.2020. Erişim: 12.10.2020

[4] Terry Nguyen, “The big business of BTS, the K-pop band that’s changed music”, 20.02.2020, https://www.vox.com/the-goods/2020/2/20/21136529/bts-billion-dollar-fandom Erişim: 17.10.2020

[5] Colette Balmain, “BTS’ “Map of The Soul ON:E” Online Concerts Worthy of a Las Vegas Residency”, 15.10.2020, https://www.viewofthearts.com/2020/10/15/bts-map-of-the-soul-one-online-concerts-worthy-of-a-las-vegas-residency/ Erişim 17.10.2020


Canlı Yüz Tanıma Suçlu Olduğundan Şüphelenilen Çocukları İzliyor

Ekim 12, 2020

Karen Hao/MIT Technology Review’un yapay zeka muhabiri

Çeviri: Hasan H. Kayış, Aksaray Ünv. İletişim Fak. Ar.Gör.

Buenos Aires’te, türünün ilk örneği olarak bilinen bir sistem, suçlu olduğu bilgileri ulusal bir veri tabanında bulunduğu iddia edilen küçük çocukların peşine düşmektedir.

Arjantin’deki ulusal bir veri tabanında, on binlerce kayıt suç işlediğinden şüphelenilen kişilerin adlarını, doğum günlerini ve ulusal kimliklerini detaylandırıyor. Consulta Nacional de Rebeldías y Capturas (Ulusal Kaçaklar ve Tutuklamalar Sicili) veya CONARC olarak bilinen veritabanı, ciddi suçlar için kanuni yaptırımı iyileştirme çabalarının bir parçası olarak 2009 yılında başlatılmıştır.

Ancak CONARC hakkında birkaç şey var. Birincisi bu, Google Search ile kolayca bulunabilen ve herkes tarafından indirilebilen, şifre koruması olmayan bir düz metin elektronik tablo dosyasıdır. Bir diğeri ise, küçük hırsızlık gibi iddia edilen suçların çoğu o kadar ciddi değildir ve diğerleri ise hiç belirtilmemiştir.

Bununla birlikte, en endişe verici olanı, yalnızca M.G. olarak tanımlanan ve “kişilere karşı suçlar (kötü niyetli) – ciddi yaralanmalar” için belirtilen en genç suçlunun yaşıdır. MG. Görünüşe göre 17 Ekim 2016’da doğmuş, bu da dört yaşından bir hafta kadar uzak olduğu anlamına gelmektedir.

Şimdi İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yaptığı yeni bir araştırma, CONARC’a yalnızca çocukların düzenli olarak eklenmesini değil, aynı zamanda veritabanının Buenos Aires’te şehir hükümeti tarafından uygulanan canlı bir yüz tanıma sistemine de güç verdiğini ortaya çıkardı. Bu, sistemi muhtemelen suç faaliyetlerinden şüphelenilen çocukların peşine düşmek için kullanmada türünün ilk örneği yapmaktadır.

Araştırmayı yürüten İnsan Hakları İzleme Örgütü’ndeki çocuk hakları savunucusu Hye Jung Han “bu tamamen rezil bir durum” diyor.

Buenos Aires ilk olarak 24 Nisan 2019’da canlı yüz tanıma uygulamasını denemeye başladı. Herhangi bir kamuoyu görüşü alınmadan uygulanan sistem anında direnişi ateşledi. Ekim ayında, ulusal bir sivil haklar örgütü buna itiraz etmek için dava açtı. Buna yanıt olarak hükümet, kamusal alanlarda yüz tanımayı yasallaştıracak yeni bir yasa tasarısı hazırladı. Bu tasarı şu anda yasal süreçlerden geçiyor.

Sistem başından itibaren CONARC’a bağlanacak şekilde tasarlandı. CONARC’ın kendisi suçlu olduğu iddia edilen kişilerin fotoğraflarını içermemekle birlikte, ulusal sicil kayıtlarından alınan fotoğraflı kimliklerle birleştirilmiştir. Yazılım, şehrin metro kameraları aracılığıyla gerçek zamanlı eşleşmeleri taramak için şüphelilerin vesikalık fotoğraflarını kullanıyor. Sistem bir kişiyi işaretlediğinde, tutuklama yapması için polisi uyarı gönderiyor.

Sistem, o zamandan beri polisin işlemeye yönelik herhangi bir protokolü olmadığı çok sayıda yanlış tutuklamaya yol açtı. Yanlışlıkla kimliği saptanan bir kişi maksimum güvenlikli bir hapishaneye nakledilmek üzere yola ve nihayet adını temize çıkarmadan önce altı gün tutuklu kalmıştır. Bir başkasına, polisin aradığı kişi olmadığını kanıtlasa bile, gelecekte defalarca mimlenmeyi beklemesi gerektiği söylenmiştir. Kargaşayı çözmeye yardımcı olmak için ise onu durdurabilecek bir sonraki memura göstermesi için bir geçiş izni verilmiştir.

Han, “Ne algoritmada ne de veritabanında hataları düzeltebilecek bir mekanizma yok gibi görünüyor” diyor. “Bu bize, tüm teknik ve insan hakları etkileri açısından pek iyi anlamadığı bir teknolojiyi tedarik eden bir hükümetin burada olduğunun bir işaretidir.”

Bütün bunlar zaten derinden endişe verici, ilave olarak denkleme çocuk eklemek işleri çok daha kötü hale getiriyor. Hükümet, CONARC’ın reşit olmayan kişileri içerdiğini açıkça reddetse de, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Mayıs 2017 ile Mayıs 2020 arasında veritabanının çeşitli sürümlerinde yasadışı işlerle bağlantılı en az 166 çocuğun listelendiğini tespit etmiştir. Uluslararası insan hakları hukukuna göre, bir suçla itham edilen çocukların mahremiyetlerinin yargılama boyunca korunması gerekir.

Ayrıca M.G.’den farklı olarak çoğu, giriş yapıldığı sırada 16 veya 17 yaşındaydı. Ayrıca gizemli bir şekilde, bir ila üç yaşlarında birkaç kişi de vardı. Çocukların girişlerindeki görünen tek hata yaş değil. Aynı kişi için bariz yazım hataları, çelişen ayrıntılar ve bazen birden fazla ulusal kimlik listelenmiş olabilir. Çocuklar aynı zamanda fiziksel olarak yetişkinlerden daha hızlı değiştikleri için, fotoğraflı kimlikleri daha çok modası geçmiş olma riski altındadır.

Üstelik, ideal laboratuvar koşullarında bile yüz tanıma sistemleri çocuklarla başa çıkmada kötü şöhretlidir çünkü bunlar öncelikle yetişkinler üzerinde eğitilmiş ve test edilmiştir. Buenos Aires sistemi de farklı değil. Resmi belgelere göre, satın almadan önce şehir yönetimi çalışanlarından sadece yetişkinler yüzlerinde test edilmiştir. Kullanıldığına inanılan belirli algoritmanın önceki ABD hükümeti testleri, çocuklarda (10 ila 16 yaş) yetişkinlere (24 ila 40 yaş) göre altı kat daha kötü performans gösterdiğini gösteriyor.

Tüm bu faktörler, çocukları yanlış tanımlanma ve yanlış bir şekilde tutuklanma riskiyle karşı karşıya bırakır. Bu, eğitimleri ve istihdam fırsatları için potansiyel olarak uzun süreli etkileri olan, haksız bir sabıka kaydı oluşturabilir. Ayrıca davranışlarını da etkileyebilir.

Han, “Yüz tanımanın ifade özgürlüğü üzerinde tüyler ürpertici bir etki yarattığı argümanı çocuklar için daha da güçlendirildi” diyor. “Yanlışlıkla tutuklanan bir çocuğun kendini aşırı derecede sansürleyeceğini veya toplum içinde nasıl davrandıkları konusunda dikkatli olacağını hayal edebilirsiniz. Ve uzun vadeli psikolojik etkileri, onların dünya görüşlerini ve zihniyetlerini nasıl şekillendirebileceğini denemek ve anlamak için hala erkendir”.

Buenos Aires, Han’ın işaret ettiği şekliyle çocukları takip etmek için canlı yüz tanıma sisteminin kullanıldığı ilk şehir olsa da, diğer birçok örneğin gözden kaybolduğundan endişeleniyor. Ocak ayında Londra, polis operasyonlarına canlı yüz tanımayı entegre edeceğini duyurdu. Moskova birkaç gün içinde benzer bir sistemi tüm şehirde uygulamaya koyduğunu söyledi.

Bu sistemlerin aktif olarak çocukları eşleştirmeye çalışıp çalışmadığı henüz bilinmese de, çocuklar zaten etkileniyor. 2020’deki Coded Bias belgeselinde, bir çocuk canlı yüz tanıma hatası nedeniyle Londra polisi tarafından yanlışlıkla gözaltına alınır. Polisin gerçekten reşit olmayan birini mi yoksa daha yaşlı birini mi aradığı belli değildir.

Han, gözaltına alınmayanlar bile mahremiyet haklarını kaybediyor diyor: “Yüz tanıma özelliğine sahip bir kameranın önünden sadece metro sistemine erişmek için geçen tüm çocuklar bu durumdan etkilenmektedir.”

Bu sistemlerle ilgili tartışmalarda çocuklara özel dikkat gösterilmesi gerektiğini unutmak genellikle kolaydır. Han, endişelenmenin tek nedeni bu değil diye ekliyor. “Bu çocukların bir tür istilacı gözetim altında olacağı gerçeği, bu teknolojinin tüm insan hakları ve toplumsal sonuçları hala bilinmiyor.” Başka bir deyişle: Çocuklar için kötü olan, sonuçta herkes için kötüdür.

Kaynak: https://www.technologyreview.com/2020/10/09/1009992/live-facial-recognition-is-tracking-kids-suspected-of-crime/