Kuzey Koreliler Yasak Medyaya Erişmek İçin Telefonlarını Kilitliyor

Mayıs 25, 2022

Yeni bir rapor, küçük ama aktif bir akıllı telefon korsanları grubunun dünyanın dijital olarak en kısıtlayıcı rejimine karşı meydan okuyor olabileceğini gösteriyor.

Bir telefonu “kitleme” veya “jailbreak yapma”  uygulaması, cihaz sahibinin Apple’ın veya Google’ın işletim sistemlerinin kısıtlamalarını aşan uygulamalar ve yazılımların ince ayarlarını yüklemesine olanak tanır. Giderek artan sayıda Kuzey Koreli için, bilgisayar korsanlığı  yaşamlarını ve zihinlerini geniş bir kontrol sisteminden kurtarmaya olanak veriyor. Kuzey Kore odaklı çalışan insan hakları örgütü Lumen ve Stimson Merkezi’nin 38. Kuzey projesinde araştırmacı olan Martyn Williams, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ndeki akıllı telefonların ve telekomünikasyonun durumu hakkında bir rapor yayınladı. Kuzey Kore’de vatandaşlarının bilgiye ve internete erişimini dünyadaki diğer ülkelerden daha sıkı bir şekilde kısıtlamaktadır. Rapor, milyonlarca hükümet onaylı Android tabanlı akıllı telefonun, kullanıcılarının devlet tarafından resmi olarak onaylanmamış herhangi bir dosyayı veya uygulamayı indirmesini engelleyen dijital kısıtlamalara rağmen, artık Kuzey Kore toplumuna nasıl nüfuz ettiğini ele alıyor. Bu rapor dijital baskı rejimi içinde, bu yeni kullanıcı grubuna farklı bir bakış sunuyor: Kuzey Koreli bazı kullanıcılar akıllı telefonları gizlice kontrol altına almak ve yasaklanmış yabancı içerik dünyasının kilidini açmak için sistemi hackleme yeteneğine sahip.

“Kuzey Kore hükümeti ile vatandaşları arasında teknolojinin kullanımı konusunda sürekli savaş var: Ne zaman yeni bir teknoloji ortaya çıksa, insanlar genellikle onu yasadışı bir amaç için kullanmanın yolunu buluyor” diyor Williams.  “Bu, Kuzey Kore’deki ücretsiz bilginin geleceği açısından, insanların hükümetin kontrolünü kırmaya çalışmaya istekli olduklarını gösteriyor.” Merkezin raporu iki sığınmacı ile yapılan röportajlara dayanıyor. Ancak Williams, iki sığınmacının diğer Kuzey Korelilerin telefonlarını hacklediğini ve birbirlerinin anlattıklarını doğruladığını söyledi. Sığınmacılarla görüşen diğer Kuzey Kore odaklı araştırmacılar, benzer hikayeler duyduklarını söylüyor.

Lumen ve Williams Merkezi’nin görüştüğü her iki kişi, telefonlarını (hükümet onaylı, Çin yapımı, Pyongyang 2423 ve 2413 olarak bilinen orta seviye Android telefonlar) hacklediklerini, öncelikle bu cihazları yabancı medyayı izlemek ve kullanılmayan uygulamaları yüklemek için kullanabildiklerini söyledi.

Kuzey Kore’de bilgisayar korsanlığı, yıllarca cihaza indirilen herhangi bir dosyanın hükümet yetkililerinden bir kriptografik imza ile “imzalanması” gereken bir sertifika sistemi içeren bu telefonlarda hükümetin oluşturduğu Android sürümünü atlatmak için tasarlandı. Merkezin görüştüğü bu iki kişi sertifika kimlik doğrulama şemasını telefonlardan kaldırabildiklerini ve Kuzey Korelilerin onlarca yıldır erişmeye çalıştıkları Güney Kore filmleri, TV şovları ve e-kitaplar gibi yabancı medyanın yanı sıra dijital oyunlar gibi yasak uygulamaları yüklemelerine izin verdiklerini söylüyor. Bu iki bilgisayar korsanı, Merkeze telefonu kilitleme becerilerini arkadaşlarının telefonlarındaki kısıtlamaları ortadan kaldırmak için kullandıklarını söyledi Bunun yanısıra bazı kullanıcılar, örneğin, telefonlarına belirli bir ekran koruyucu yüklemek veya telefonu ikinci el piyasasında satmadan önce yalnızca depolama alanını boşaltmak için telefonun gözetim ekran görüntülerini silmek istedi. Korsanlar onlara yardım etti.

Bu iki bilgisayar korsanının Kuzey Kore’deki cihazlar üzerindeki kısıtlamalara meydan okumak için tam olarak hangi teknikleri kullandığı net olmaktan uzak. Ancak her ikisi de bir jailbreak aracı yüklemek için telefonları bir Windows PC’ye bir USB kablosuyla bağladıklarını açıkladı. Biri, Pyongyang 2423’ün yazılımının, programların gizli bir dizine yüklenmesine izin veren bir güvenlik açığı içerdiğinden bahsetti. Bilgisayar korsanı, Çin’de çalışırken indirdikleri bir jailbreak programını yüklemek için bu tuhaflıktan yararlandıklarını söyledi. Diğer bilgisayar korsanı, jailbreak aracının kaynağını açıklamadı, ancak kaynağın kökeni olarak Pyongyang’ın seçkin Kim Il Sung Üniversitesi’ndeki bir bilgisayar bilimi grubundaki öğrenci olarak işaret etti.

Açık Teknoloji Fonu programlarından sorumlu başkan yardımcısı olan ve uzun süredir Kuzey Kore medya ve teknolojisi üzerine çalışan Nat Kretchun, Merkez’in görüştüğü bilgisayar korsanlarının, Kuzey Kore’de telefonları jailbreak yapan iki yeni insan sınıfını genel olarak temsil ettiğini söylüyor. “Kim Il Sung Üniversitesi’nden veya Kim Chaek Üniversitesi’nden ya da Kuzey Kore devletinin bir bölümünden, esasen bu araçları inşa eden ve kendilerine biraz yer açmak için öbür tarafta bu tür arsız şeyler yapan insanlar var” diyor. Kuzey Koreli jailbreaker’lar ile bağımsız olarak röportaj yapan Kretchun, “Sonra, bir miktar bilgisayar bilimi okuryazarlığı olan ve telefonlarla çok zaman harcayan bir başka insan sınıfı var ki, temelde bu şeyin pratikte nasıl çalıştığını haritalıyorlar ve oldukça zekice çözümler buluyorlar.”

Kretchun ve diğer araştırmacılar, ülkedeki bilgisayar okuryazarlığının nadirliği ve araçları paylaşmanın zorluğu göz önüne alındığında, telefon kilitlemesi yapanların sayısının oldukça az olduğunu söylüyor. 38. Kuzey projesinden Williams, Kuzey Kore telefonlarında USB bağlantılarını devre dışı bırakmak için yapılan değişikliklerin telefon kilitlemeyi daha da zorlaştırmış olabileceğini belirtiyor. Ayrıca, 2020’nin sonlarında yürürlüğe giren ve “yasadışı bir telefon manipülasyon programı kurmayı” yasaklayan ve yasanın belirttiği gibi “saf olmayan yayınları” engellemek için tasarlanmış güvenlik önlemleri olmayan bir akıllı telefona sahip olmanın  para cezası ile cezalandırıldığı yeni bir yasaya işaret ediyor. Merkez’in raporunda, “Telefonlarını değiştiren Kuzey Korelilerin sayısını tahmin etmek oldukça zor olsa da ve görüşülen kişiler uygulamanın yaygın olduğunu düşünmüyor gibi görünse de”, “bu özelleştirmenin varlığından yetkililer farkında ve potansiyel olarak endişeli.” deniyor.

Bu durumu, Kuzey Korelilerin baskı, gözetim ve sansürün pasif özneleri olmadığına işaret olarak yorumlayanlar da mevcut. Bu görüşe göre, Kuzey Koreliler, Kuzey Kore hükümetinin istemediği şeyleri öğrenebilmek için geçici çözümler üretiyorlar. Hükümetin yıkıcı gördüğü şeyleri paylaşmaları en nihayetinde rejime bir meydan okuma olarak yorumlanabilir.

https://www.wired.com/story/north-korean-phone-jailbreakers/?utm_brand=wired&utm_social-type=owned&mbid=social_twitter&utm_source=twitter&u


İlişkisel Sosyal Bilimler Kongresi’nde sunum

Mayıs 11, 2022

K-Pop ve Oyunlar:”Kazan Kazan” İşbirliği

Mayıs 11, 2022

Yazar: Dong Sun Hwa Özet-Çeviri: Merve İriyarı

K-pop ve oyun endüstrilerinin sinerji oluşturduğu görülüyor

 “HYBE gibi bir K-pop kuruluşunun (çevrimiçi) oyunlara takılmış olması ilginç,” şeklindeki bu yorum bir BTS hayranı tarafından yazılmış. Bilindiği üzere BTS, HYBE tarafından tanıtılan en başarılı K-pop grubu.  HYBE, oyun geliştirme alanında yer aldığından beri hayranların bu konudan memnuniyetsizliğini dile getiren yorumlar internette sıklıkla yer alıyor.

Şirket Ağustos 2019’da, -son zamanlarda yeni alt kuruluş HYBE IM olarak tanınıyor- müzik oyunu geliştiricisi Superby’i satın alarak, online oyun dünyasına ilk adımlarını attı. Şirket, 2021’de Koreli oyun yayıncısı Nexon’un eski CEO’su Park Ji-won’u oyun şirketini  geliştirip etkinleştirmesi  için yeni CEO’su olarak seçti. HYBE, bugüne kadar şarkıcılarının kişisel isimlerini (IP) kullanarak “BTS World (2019)” ve “Rhythm Hive (2021)”  gibi bir dizi oyun yayınladı.

Ayrıca HYBE,  bir görsel roman tarzı video oyunu olan ve oyuncuların K-pop şirketi çalışanıymış gibi rol yaptığı  “BTS World” oyununu geliştirebilmek için –“Lineage 2: Revolution” ve “Seven Knights” gibi Kore’deki en popüler oyunlardan olan ve bu oyunları geliştiren-  Netmarble şirketi ile işbirliği yaptı. Bu oyun, şimdiye kadar 12 milyon indirme kaydetti ve en çok satan K-pop ile ilgili oyunlardan birisi oldu.

HYBE yapım aşamasında olan daha fazla oyuna sahip

BTS Island: In The SEOM”, geliştirilirken BTS üyelerinin de katıldığı yapım aşamasında olan mobil bulmaca oyunu.  HYBE IM tarafından yapılan oyun, bu yılın sonlarında küresel olarak yayınlanacak ama HYBE’a göre Nisan ayı itibariyle şimdiden 1 milyon indirme sayısını aştı. 

Akıllara gelen soru, şirket neden bu kadar çok çaba sarf edilerek birçok oyun geliştiriliyor? Uzmanlar, bunun nedeninin oyunun potansiyel faydaları olduğunu belirtiyor.  Bu konu ile ilgili, Hongik Üniversitesi, Sanat ve Kültür İşletme Enstitüsü profesörlerinden Ko Jeong-min Korea Times’a yaptığı açıklamada, “Yerel oyun pazarının boyutu müzik pazarından çok daha büyük, bu nedenle K-pop şirketleri başarılı bir oyun yaptıklarında büyük karlar elde edebilirler” dedi.

HYBE, son birkaç yıldır hit oyunlar yapmaya çalışıyor. Şirketin birincil kaynakları, “dolaylı satışların”- oyunlar ve ticari ürünler gibi müzik dışındaki ürünlerin satışından elde edilen gelirlerin  2018’deki toplam satışlarının yalnızca yüzde 28,1’ini oluştururken, son yıllarda bu rakamın iki katına çıkarak yüzde 58,3’e ulaştığını hesapladı.

HYBE, online oyun seven tek K-pop şirketi değil

BLACKPINK ve BIGBANG gibi A listesindeki yıldızların menajerleğini yapan YG Entertainment, yakın zamanda bir metaverse oyunu oluşturmak için,  Binance ile stratejik bir ortaklık kurdu. NCT ve Aespa gibi K-pop gruplarının yer aldığı SM Entertainment de 2014 yılında “SuperStar SM Town” adlı bir ritim oyunu yayınladı.

Ko, bu konu hakkında: “K-pop ile ilgili dijital içerik ve ürünleri satmak için kullanılabilecek çeşitli oyun platformları var. Şarkıcılar bu platformlarda sanal karakterlerini oluşturarak sanal konserler bile verebiliyorlar. Herhangi bir nedenle ara verseler bile yine oyunlarda sahne alabiliyorlar. Ayrıca kurgusal evrenlerini genişletip hayranlarıyla etkileşime geçebiliyorlar” dedi.

Chung-Ang Üniversitesi’nde İşletme ve Ekonomi bölümünde profesör olan ve Kore Oyun Topluluğu’nun (KCGS) başkanı Wi Jong-hyun da benzer kanaati paylaşıyor:  “Bir oyun, kapsamlı bir platformda üretilebilir, çevrimiçi video oyunu ‘Fortnite’ örneği gibi” dedi.  “Amerikalı DJ Marshmello ve hip-hop yıldızı Travis Scott kısa süre önce Fortnite’da sanal konserler verdi ve çok sayıda izleyici çekti. K-pop şirketlerinin oyun şirketleriyle güçlerini birleştirmesi oldukça doğal, çünkü her zaman farklı şekillerde starlarını tanıtmak istiyorlar.

Oyun yayıncılarından bazıları K-pop oyunları geliştirmenin dışında, K-pop oyunlarına benzeyen yazılımlar geliştiriyor. Geçtiğimiz Ocak ayında NCSOFT, hayranların Kang Daniel, MONSTA X ve (G)I-DLE gibi en sevdikleri şarkıcılardan mesaj almalarını ve onlara “özel aramalar” yapmalarını sağlayan K-pop hayranları için “UNIVERSE”ı  başlattı. Bu uygulamada “kişiye özel arama” ile  yıldızların yapay zeka dolayımlı cevap veren sesleri mevcut.  Söz konusu uygulama Aralık ayında 12 milyon indirme sayısına ulaştı.

K-pop ajanslarıyla ortaklık yapmak, oyun şirketlerinin risklerini azaltmasına da yardımcı oluyor

Ko, “Oyun endüstrisindeki insanlar yeni bir oyun geliştirmek için çok fazla zaman, çaba ve para harcıyorlar, ancak bu başarıyı garanti etmiyor. Ama bir oyun bir K-pop aktivitesi içerdiğinde, grubun genellikle oyunu veya bazı ücretli öğeleri satın alacak hayranları olduğu için risk önemli ölçüde azalır” dedi.

Wi: “Ancak oyun yayıncıları K-pop konusunda uzman olmadıklarından, genellikle K-pop şirketleri ile birleşiyor. K-pop dünyası oyunların dünyasından tamamen farklı” diye vurguladı.  “Bu nedenle oyun yayıncıları, eğlence dünyasını tanıyabilmek için başlangıçta işbirliğini tercih ediyor. Bu, K-pop şirketleri için de aynı. Örneğin, HYBE, başlangıçta Netmarble ile çalıştı ve daha sonra 80 oyun uzmanından oluşan yan kuruluşu oluşturdu.

K-pop ve oyunlar arasındaki işbirliklerinin gelecekte artması muhtemel. Ancak uzmanlar bu konuda çalışılması gereken bazı noktalar olduğuna dikkat çekiyor:  Wi, “İki endüstrinin neredeyse her açıdan farklı olduklarını hatırlamak gerekiyor. K-pop şirketlerinin şarkıcılarını tanıtma şekli, oyun şirketlerinin oyunlarını tanıtma biçiminden farklıdır. Bu yüzden eğer K-pop ve oyunlar arasında uyum istiyorlarsa, çalışma alanlarının farklılıklarını anlayarak, uyum içinde çalışmaları gerekir” dedi.

Ko ise kalitenin önemine değinerek:  “Şimdiye kadar, K-pop oyunlarının çoğu, K-pop yıldızlarına çok fazla vurgu yaptıkları için iyi bir kalitede olmadı. Eğer K-pop şirketleri ve oyun şirketleri, K-pop hayranlarına ek olarak daha fazla oyuncu kazanmak istiyorsa, oyun kalitesini yükseltmeye çalışmalılar. Belki de ilk defa oyun oynayacak genç kadın K-pop hayranları var. Sırf K-pop hayranlarına yönelik olarak oyun üretilmemesi gerektiğine inanıyorum” dedi.

Kaynak:https://www.koreatimes.co.kr/www/art/2022/05/732_328599.html


Veri Gazeteciliğinde Etik

Mayıs 9, 2022

Başak Özen

Giriş

Dijital iletişim teknolojileriyle birlikte her türlü enformasyon sayılarla ifade edilmektedir. Bilgisayarlar, internet, akıllı telefon gibi teknolojiler, bireylerin gündelik hayatında geniş yer kaplamaktadır. Bu teknolojiler bireylere, enformasyona hızlı ulaşım, gündelik işlerin çevrimiçi yapılabilmesi, etrafta olup biten olaylarla etkileşime geçilmesi gibi pek çok konuda kolaylık sağlarken yeni etik problemlerin belirlemesine neden olmuştur. Dijital iletişim teknolojileri gazeteciliği dönüştürmüştür. Bu kapsamda haberin yapısı, haber merkezlerinin görünümü değişirken yeni etik ilkelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Dijital iletişim teknolojilerinin bir sonucu olarak, yeni habercilik uygulamaları ortaya çıkmıştır. Yurttaş gazeteciliği, robot gazetecilik, sosyal medya gazeteciliği, veri gazeteciliği bunlara örnektir. Bu yazının türetildiği tez çalışmasının da konusu olan veri gazeteciliği, kısaca, veriyle gazetecilik yapmak anlamına gelmektedir (Data Journalism Handbook, 2012). Veri gazeteciliği, veri güdümlü gazetecilik, yapılandırılmış gazetecilik, excel gazeteciliği gibi adlandırmalarla ifade edilmektedir (Open Data Handbook, 2015). Veri gazeteciliğinde yeni araçlar ve yöntemlerle veriler toplanır, filtrelenir, analiz edilir, görselleştirilir ve hikayeleştirilir (Bradshaw, 2012). Veri gazeteciliğinde verilerin analizi ve görselleştirilmesi için pek çok çevrimiçi, açık kaynak kodlu yazılım bulunmaktadır. Bazı veri gazetecileri ise R, Python gibi kodlama dillerini kullanarak kendi araçlarını geliştirmektedirler. Dünya’da 2010 yılında Wikileaks araştırmaları ile popülaritesi artan veri gazeteciliğini sayısız çalışma izlemiştir. NY Times, The Guardian bünyesinde ayrı veri haberciliği birimleri kurulmuştur. Türkiye’de ise Dağ Medya, http://www.verigazeteciliği.com gibi platformlar yayın hayatına başlamıştır. Bunun yanı sıra günümüzde NewsLabTurkey, Medyascope, Teyit.org, Doğruluk Payı gibi platformlarda veri gazeteciliği haberlerine rastlamak mümkündür.

Veri gazeteciliğinin kaynağının büyük veri olması, habercilikte etik sorunlara yol açmaktadır. Bu yazının üretildiği tez çalışmasında veri gazeteciliğinde etik sorunlara yol açan hususlar, gazetecilerin ve akademisyenlerin görüşlerine başvurularak açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırmada, bu hususları ortaya koymak için gazeteciliğin dijital iletişim teknolojileriyle birlikte dönüşümü serimlenmiştir. Araştırma kapsamında “veri gazeteciliğinde etik sorunlar nelerdir?” sorusuna yanıt aranmıştır.

Veri Gazeteciliği ve Etik Sorunlar

Veri gazeteciliğinde etik sorunların araştırılması öncelikle veri gazeteciliğinin nasıl ortaya çıktığına bakmayı gerekmektedir. Veri gazeteciliğinin ortaya çıkışı, bundan iki yüzyıl öncesine dayanmaktadır.Veri gazeteciliğini ve bilgisayar destekli haberciliği son dönemin elektronik habercilik eğilimleri olarak gören Simon Rogers, habercilikte verilerden faydalanmanın verinin var olduğu tarih kadar eski olduğunu belirtmektedir. İlk veri gazeteciliği örneği Rogers’ın işaret ettiği gibi, 1821 yılında The Guardian’da yer alan bir haberdir. Haberde, Manchaster’daki tüm okullara ilişkin okul ücretleri ve okula devam eden öğrenci sayılarının yer aldığı bir tablo bulunmaktadır. Günümüzde Irak ve Afgan savaş günlüklerinin WikiLeaks Belgeleri aracılığıyla sızdırılmasıyla (Gray, Bounegru ve Chambers, 2012) veri gazeteciliğinin popülaritesi artmıştır.

İllüstrasyon: Charise Arter

Yukarıda belirtildiği üzere, veri gazeteciliğinin izleri 19.yüzyıldan bu yana çeşitli istatistiki haberlerde, seçim sonuçlarının analizinde, ekonomi haberlerinde görülmektedir. Fakat verilerden hikaye yaratma fikri günümüz teknoloji çağında heyecan verici bir fikir olarak yeniden karşımıza çıkmıştır. Gazeteciliğinin dönüşümüyle kendisine daha fazla yer bulan veri gazeteciliğinin uygulanmasında bazı etik sorunlar göze çarpmaktadır. Veriyi bulmak, analiz etmek, görselleştirmek ve hikayeleştirmek aşamalarından oluşan veri gazeteciliğinde her bir aşama titizlikle yürütülmelidir. Araştırma kapsamında üç akademisyen, dört veri gazetecisi ve üç gazeteciyle görüşülmüştür; kendilerine veri gazeteciliğinde etik sorunları ortaya koymaya yönelik sorular sorulmuştur. Bu bağlamda, veri gazeteciliğinde etik sorunlara yol açan hususlar aşağıda sıralanmıştır:

  • Hız
  • Açık veriye erişim
  • Verilerin güncelliği
  • Kişisel veri
  • Doğrulama
  • Haberin kaynağının belirtilmesi
  • Bağlam (Tarihsel perspektif)
  • Hata payının belirtilmesi
  • Büyük veriye erişimde eşitsizlikler

Katılımcılar gazeteciliğin evrensel ilkelerinden olan doğruluk ilkesinin veri gazeteciliğinde önemine değinmişlerdir. Katılımcılara göre, gazetecilikte hızın artması, veri gazeteciliğini de etkilemektedir. Hız baskısı, veri gazetecilerinin bu alanda kendilerini geliştirmeleri için yeterli zamanı bulamamalarına neden olmaktadır. Bahsedilen bir diğer etik sorun ise verilerin manipülasyona açık olmasıdır. Özellikle veri görselleştirmede yapılan mezenformasyon, yanlış bilginin yayılmasına yol açmaktadır:

Birçok örnek var. Öncelikle en basitini vereyim, dikey eksenin sıfırdan başlamaması mesela. Bazen 0’dan başlanıyor ve yanıltabiliyor. Bir diğeri, örneğin birkaç yılı karşılaştırıyoruz: 2005, 2010, 2015… Bakıyoruz 2015’te fakirlik azaldı. Ama bu gitgide bir azalma anlamına gelmiyor, orada yılların arasını da vermemiz gerekiyor bazen. Çünkü bazen grafiği tasarlayanlar, hedef kitlesini belli bir şekilde manipüle etmek için belli şeyleri çıkarabiliyorlar” (Sadettin Demirel, 20.04.2021).

Katılımcılara göre veri gazeteciliğinde, kaynağı belirsiz haberler paylaşılmaktadır. Ayrıca kişisel verilerin izinsiz kullanımı, genel bir etik sorun olarak veri gazeteciliğinde de görülmektedir. Veri gazeteciliğinde göze çarpan bir diğer etik sorun ise, haberin bağlamından kopuk olarak verilmesidir. Bu problem özellikle veri görselleştirmede ortaya çıkmaktadır. Birbirinden bağımsız iki ögenin (örneğin gelişmiş bir ülkeyle gelişmekte olan bir ülkenin) karşılaştırılması teknik anlamda doğru iken, yanlış enformasyonun yayılmasına neden olmaktadır:

Temel olarak veri görselleştirmede yapılan temel etik ihlal, karşılaştırılmalarının bağlam olarak yanlış olduğu değerlerin görselleştirilmesidir. Örneğin benzin fiyatlarını direkt olarak kur hesabı ile çevirip görselleştirmek bağlam açısından hatalıdır. Bu noktada satın alım gücü paritesinin değerlendirilmemesi bu veri görselleştirme çalışmasını bağlam olarak hatalı kılar. Yine ekonomik büyümeleri kıyaslarken, gelişmiş ülkeler, G-20 ülkeleri, gelişmekte olan ülkeler ve OECD ülkeleri gibi kümeler göz önünde bulundurulmalıdır (Denizcan Sarı, 02.04.2020).

Görüşlerine başvurulan katılımcıların değindiği, veri gazeteciliğinde etik sorunlara yol açan bir diğer husus da açık veriye erişim sorunudur. Open Definition.org, açık veriyi “herhangi bir yasal sınırlama (telif hakkı, patent vb.) olmaksızın herhangi biri tarafından ücretsiz, serbestçe kullanılan ve dağıtılabilen bilgi” olarak tanımlamaktadır (The Open Definition). Katılımcılar, Türkiye’de özellikle kamu verilerinin güvenilir, tutarlı ve açık olmadığını belirtmişlerdir:

Ben mesela CİMER üzerinden, Basın İlan Kurumu’nun verdiği cezaların kaydını istemiştim, yıl yıl, 1994’ten günümüzde kadar. Çünkü 1994’te basın ahlak ilkeleri belirlenmiş ve bu ilkelere göre cezalar veriyor medya kuruluşlarına (…) Ellerinde var yani bu veriler ama bunu paylaşmıyorlar. Herhangi bir yerde yayınlamıyorlar. Yayınlasalar zaten benim istememe gerek kalmayacak ki. Sayfalarından alacağım bu verileri” (Süleyman İrvan, 10.02.2021).

Öte yandan, açıklık ve şeffaflık denilince tüm verilerin açık olması gerektiği anlamı çıkmamalıdır. İçinde kişisel verilerin, katılımcının rızasının olmadığı verilerin, gizli kalması gereken verilerin (örneğin nesli tükenmekte olan canlılar, arkeoloji bölgeleri vb.) olduğu veri setleri bulunmaktadır. Bu bağlamda Harrower, tüm verilerin açık olması yerine “yeterince açık, gerektiği kadar kapalı” ilkesiyle hareket eden “FAIR Data (Adil Veri) yaklaşımını önermektedir. FAIR Data, Findable (bulunabilir), Accessible (erişilebilir), Interoperable (birlikte çalışılabilir) ve Reusable (yeniden kullanılabilir) veri anlamına gelmektedir (Akt., Sezgin, 2021, s. 172). Adil veri mümkün olan en geniş sınırda açık veriye erişmeyi benimsemektedir. Adil veri kavramının veri gazeteciliğinde benimsenmesi, açık veriler ile hassas veriler arasında bir dengenin kurulmasını sağlayacaktır. Yukarıda bahsedilen açık veriye erişim örneği özelinde olduğu gibi, veri gazeteciliğinde nitelikli haberlerin üretilebilmesi için etik sorunların ortaya konması ve çözüm önerilerinin araştırılması gerekmektedir.

Neler Yapılabilir?

Araştırma kapsamında veri gazeteciliğinde etik sorunlar ve bu sorunları önlemek için neler yapmak gerekir, soruları üzerinde durulmuştur. Belirtilen etik sorunlar hem geleneksel gazetecilikteki etik ilkelere uyulmaması hem de veri gazeteciliğinin kendine has pratiklerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Veri gazeteciliğinde kişisel verilerin korunması ile ilgili ilginç bir sonuca ulaşılmıştır. Görüşülen akademisyenler kişisel verinin ne olduğu, kişisel veri konusundaki etik ihlallerle ilgili kapsamlı yanıtlar vermişlerdir. Fakat bazı gazetecilerin kişisel verinin tanımı hakkında net bir bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir. Görüşülen gazetecilerden bazıları, yeni medya ortamlarında kişisel verilerin korunmasıyla ilgili muğlak bir bilgiye sahip olduklarını belirtmiştir. Bu durum, gazetecilikte hızın artması sonucu gazetecinin mesleğine yabancılaşmasıyla açıklanabilir. Medya endüstrisinin gitgide kar elde etme amacı gütmesi, gazetecileri mevcut etik tartışmalardan uzaklaştırmaktadır. Medyanın mevcut üretim sisteminde haberin mümkün olan en hızlı şekilde yapılması ve dolaşıma sokulması gerekmektedir. Ayrıca kamu kaynaklarına bağımlılık, elde edilen verinin farklı veri setleriyle doğrulanmamasına neden olmaktadır. Veri gazetecileri, haberi doğrulamak için iki farklı veri setine ihtiyaç duyduklarını fakat bu anlamda kaynak eksikliği çektiklerini ifade etmişlerdir. Bu bağlamda sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin verilerini açmaları önem arz etmektedir. Gazetecilerin kolektif çalışmalar yapmaları, veri gazeteciliğinde etik sorunların giderilmesi için faydalı olabilir. Sivil toplum kuruluşları kendi içinde de bir veri tabanı oluşturarak, veri haberlerinin üretilmesine katkı sağlayabilir Katılımcılardan veri gazetecisi Onur Mat, sivil toplum kuruluşlarının ellerindeki verileri tek bir platformda buluşturdukları, dayanışmayı sağlayan “Sivil Toplum Veri Kataloğu” gibi bir oluşumun katkı sağlayacağını belirtmiştir (Onur Mat, 24.07.2021).Süleyman İrvan, bu alanda temel etik ilkelerin belirlenmesi gerektiğini düşünmektedir (10.02.2021).

Sonuç Yerine

Özetle tez çalışmasının sonucunda, veri gazeteciliğinde etik sorunları önlemek için şu önerilere ulaşılmıştır:

  • Veri gazeteciliği ile ilgili temel etik ilkelerin belirlenmesi gerekmektedir.
  • Açık veriye erişim sorunu çözülmelidir. Bu bağlamda FAIR Data yaklaşımı benimsenmelidir.
  • Gazetecilere veri gazeteciliğinde etik sorunlarla ilgili eğitimler verilmelidir.
  • Veri gazetecileri, kişisel verilerin korunması konusunda farkındalık kazanmalıdır.
  • Veri görselleştirmelerinin altında verinin kaynağı ve kullanılan metodoloji mutlaka paylaşılmalıdır.
  • Verileri görselleştirirken, karşılaştırılan değerlerin doğru bağlamda kullanıldığından emin olunmalıdır.
  • Hem gazeteciler hem de okuyucular veri okuryazarlığı becerisine sahip olmalıdırlar.

KAYNAKÇA

Bradshaw, P. (2012). Introduction. Gray J., Bounegru L. ve Chambers L. (Ed.), The Data Journalism Handbook 1. European Journalism Centre.  https://datajournalism.com/read/handbook/one/introduction/

Bradshaw, P. (2012). What is Data Journalism?. Gray J., Bounegru L. ve Chambers L. (Ed.), The Data Journalism Handbook 1. European Journalism Centre.  https://datajournalism.com/read/handbook/one/introduction/what-is-data-journalism

Open Data Handbook. (21.11.2020) Why Open data?. https://opendatahandbook.org/guide/en/why-open-data/

Sezgin. S. (2021). Bilim İletişimi. Dursun Ç., ve Dursun, O. (Der.) Açık Bilim ve Açık Veri Dinamikleri. (s.155-175). Siyasal Kitabevi.

*Bu çalışma, Hacettepe Üniversitesi İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı’nda yazılan “Veri Gazeteciliğinde Etik” (2022) başlıklı yüksek lisans tezinden üretilmiştir.