Yazan: Hasan H. Kayış, Ankara Üniv. İletişim Fak.RTS Bölümü Araş.Gör.
Toronto Bildirgesi yapay zekâ çağında insan haklarının korunmasına ilişkin önemli bir belge olma özelliği taşımaktadır. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve Access Now öncülüğünde, küresel insan hakları toplulukları tarafından geniş çapta desteklenmiştir. Bildirge hükümetleri ve şirketleri, eşitlik ve ayrımcılık yapmama ilkesine odaklanarak makine öğrenimi, yapay zekâ ve gelişmiş bilgi işlem çağında insan haklarını acilen korumaya çağırmaktadır. Ayrıca, insan hakları hukuku ve standartlarının, makine öğreniminin ve ilgili teknolojilerin etkisini analiz eden mevcut eylemlerde ve yöntemlerde ön plana çıkarılmasını önermektedir. Bir insan hakları örgütü alan Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve dijital haklar grubu Access Now liderliğinde Mayıs 2018’de hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Bildirgenin yazımında danışma ve rehberlik otoritesi görevi üstlenen uzmanların yeterlikleri üst düzeydedir. Ayrıca bildirge daha sonra birçok sivil toplum ve araştırma grubu tarafından onaylanmış ve desteklenmiştir. Bildirge, makine öğrenimi ve ilgili teknolojilerin dünyamıza getirdiği devasa değişikliklere nasıl tepki verdiğimiz, ayrıca bu gelişmelere nasıl hazırlandığımızla ilgili tartışmaların merkezine insan hakları argümanlarının ve çerçevelerinin yerleştirilmesi noktasında önemlidir. Bu noktada bildiri, insan hakları ilke ve standartlarının yeni teknolojilere uygulanması konusunda rehberlik arayan araştırmacılar, politika yapıcılar ve teknoloji profesyonelleri için yararlı bir kaynak olarak öne çıkmaktadır (The Toronto Declaration, 2020).
Bildirge Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Çerçevesinin Kullanılması, Devletlerin Yükümlülüğü: İnsan Hakları Sorumlulukları, Özel Sektör Aktörlerinin Sorumlulukları: İnsan Haklarına Gerekli Özenin Gösterilmesi, Etkili Başvuru Hakkı ve bu bölümlerin alt başlıklarından oluşmaktadır.
Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Çerçevesinin Kullanılması adlı bölümde, yapay zekâ etiği ve bu alanda teknolojinin nasıl insan merkezli hale getirileceğine dair gerekliliklere vurgu yapılmaktadır. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi burada önemlidir. İnsan hakları hukuku evrensel bir değerler sistemi olarak öne çıkmaktadır. Makine öğrenim sistemleri de bu bağlamda devletler ve bu sistemleri geliştirenler tarafından potansiyel zararları göz önünde bulundurularak ele alınmalıdır (ayrıca bu tartışmalara konusunda uzman kişiler de dâhil olabilir). Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi ise uygulamaların Eşitlik Hakkı ve Ayrımcılık Yasağı İlkesi’ne ters düşmemesi gerekliliğidir. Bu bağlamda ayrımcılığın önlenmesi noktasında sadece devletlerin atacağı adımlar değil, yeni yolların bulunmasında özel sektörün de aktif olması gerekmektedir. Çünkü makine öğreniminin getireceği ayrımcılık biçimleri çok yönlü olabilir. Bu yüzden bu eşitsizliklerin ortadan kaldırılması tek yönlü bir biçimde saptanıp gerçekleşemez. Ayrımcılığın dışında tüm bireylerin ve grupların haklarının korunması, çeşitliliğin ve katılımının teşvik edilmesi gibi meseleler hayati önemdedir.
Devletlerin Yükümlülüğü: İnsan Hakları Sorumlulukları adlı başlıkta, makine öğrenimi sistemlerinin kamuya açık bir şekilde özel ve resmi olarak yürütüldüğü durumlarda ayrımcı ve hak ihlali oluşturucu uygulamalarından kaçınılması ilkesi üzerinde durulmaktadır. Bu noktada devletlerden veri koruma ve gizlilik noktasında uluslararası ilkelere uymaları ve desteklemeleri beklenmektedir. Diğer hakları da teşvik edici adımlar atılmalıdır. Devletlerin özel sektör ile ortaklaşa yürüttüğü makine öğrenimi uygulamalarında da bu ilkelerden sapmamaları gerekmektedir. Makine öğrenim sistemlerini kendi bünyesinde kullandığı durumlarda ise riskleri ayrıntılı bir biçimde hesaplamaları gerekmektedir. Bu konuda devlerin imzaladığı bağlayıcı anlaşmalar yer almaktadır. Bu yüzden devletler kamu sektöründe makine öğrenim sistemlerini kullanmadan önce ayrımcılığa yönelik risklerin belirlenmesi konusunda ayrıntılı adımlar atmalı, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin sağlanması noktasında aktif olmalıdırlar. Ayrıca devlet, izleme yükümlülüğü ile aksi kullanımlardan doğacak riskleri karşılama görevinden kaçınmamalıdır. Makine öğrenim sistemlerini takip etmek için etkin bir izleme sistemi geliştirmelidir. Bununla birlikte devlet söz konusu sistemlerin etkin ve eşitlikçi kullanımı adına aynı uluslararası hukuk kurallarını özel sektör aktörleri için de hesaba katmalıdır.
Özel Sektör Aktörlerinin Sorumlulukları: İnsan Haklarına Gerekli Özenin Gösterilmesi başlığı altına aynı sorumlukların özel sektörden de beklendiği yer almaktadır. Potansiyel ayrımcı çıktıları belirlemek, ayrımcılığı önlemek ve azaltmak için etkili önlemler almak ve sonuçlarını takip etmek, makine öğrenimi sistemlerinde ayrımcılığı belirleme, önleme ve azaltmaya yönelik çabalar konusunda şeffaf olmak gibi gerekliliklerden bahsedilmektedir. Son olarak Etkili Başvuru Hakkı başlığı altında ise söz konusu makine öğrenim sistemlerinin algoritmik opaklığı göz önünde bulundurulduğunda, bunlardan doğacak bir takım dışlayıcı pratiklerin oluşturduğu hak kayıplarının nasıl çözüme kavuşturulabileceğinden bahsedilmektedir.
https://www.torontodeclaration.org/wp-content/uploads/2019/12/Toronto_Declaration_English.pdf
Kaynakça
The Toronto Declaration (2020). The Toronto Declaration: Protecting the right to equality in machine learning. torontodeclaration.org: https://www.torontodeclaration.org/ adresinden alınmıştır