İfade Özgürlüğünün 10 Yılı’nda Türkiye’de İnternet Yasakları….

Aralık 30, 2012

‘İfade Özgürlüğünün 10 Yılı’ adlı kitap, 2001-2011 arası Türkiye’deki ifade özgürlüğünün karnesini çıkarttı.

IPS İletişim Vakfı/Bianet’in hazırladığı “İfade Özgürlüğünün 10 Yılı” adlı kitap, 2001-2011 arası Türkiye’deki ifade özgürlüğünün karnesini çıkarttı. Buna göre, internet yasakları kapsamında 2007’de 43, 2008’de bin 46, 2009’da 6 bin 131, 2010’da 7 bin 762, 2011’de 14 bin 737, 2012’de ise 19 bin 507 site engellendi.

Emek Çaylı ve Gülsüm Depeli tarafından, avukat Fikret İlkiz ile Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu’nun katkılarıyla hazırlanan kitabın bazı satırbaşları: Burcu Karakaş’ın milliyet.com.tr’de yer alan haberine göre; İnternet yasakları kapsamında 2007’de 43, 2008’de bin 46, 2009’da 6 bin 131, 2010’da 7 bin 762, 2011’de 14 bin 737, 2012’de ise 19 bin 507 site engellendi.  2005’ten bu yana Ekşi Sözlük aleyhine ortalama 40 farklı dosyadan soruşturma başlatıldı, yüzde 5’i hakkında dava açıldı.

Dünyanın en sert ‘internet yasağı’ uygulayan bazı ülkeler ise şu şekilde: Suriye: İnternet yasaklarının çoğu “politik” nedenlere dayanıyor. Yasaklanan sitelere girmenin hapis cezası var. Çin: Filtreleme uygulaması, pornografi, polis baskısı, Tayvan ve Tibet’in egemenlik konuları gibi konuları kapsıyor. Yalnızca yerel değil uluslararası haber kaynaklarını da kısıtlıyor. İran: İnternet tamamen devletin kontrolünde. Sansürü delenler hapis cezasına çarptırılıyor. Rusya: Başkent Moskova’da yaygın olarak gözetleme sistemi kullanılıyor. Fransa: Paris yönetimi internet kullanıcılarını kontrol altında tutuyor.

Kaynak: http://t24.com.tr/haber/6-yilda-19-bin-507-site-engellendi/220703

Erişim: 30 Aralık 2012


ONLINE DAVRANIŞSAL REKLAMCILIK (Online Behavioral Advertising-OBA) ve KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HAKKINDA TOPLANTI

Aralık 20, 2012

İnternet Geliştirme Kurulu ve Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle; AB 95/46 Sayılı Veri Koruması Direktifi, AB 2002/58 Sayılı Elektronik Haberleşme Sektöründe Veri Gizliği ve AB 2009/136 Sayılı Cookie Directive ile ENISA (European Network and Information Security Agency)’nın 19.10.2012 tarihli “Online Behavioral Tracking’e İlişkin Mahremiyet Değerlendirmeleri” ve Article 29 Veri Koruması Çalışma Grubu’nun 2011 tarihli 188 Sayılı tarihli OBA’ya ilişkin görüşü gibi uluslararası metinler ve ayrıca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun AB’ne paralel regülasyonları ile Türk Ceza Kanunu, Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı, e-Ticaret Kanun Tasarısı gibi ulusal mevzuatımız kapsamında “OBA”’yı değerlendirmek amacıyla 26 Aralık 2012 tarihinde 14:00-17:00 saatleri arasında, Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsünde B-405 Salonunda ilgili tüm tarafların katılımı ile bir toplantı düzenlenecektir.

Toplantıya katılımınız ve paylaşacağınız görüş, öneri ve değerlendirmeleriniz Ülkemizde konunun yurt dışındaki en iyi uygulama ve düzenleme örnekleri paralelinde düzenlenerek hayata geçirilmesi noktasında önem taşımaktadır.

Toplantı Yeri: Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü

Tarih: 26 Aralık 2012 Saat 14:00 – 17:00


ECtHR: Blocking Google Sites in Turkey breaches human rights

Aralık 20, 2012

The European Court of Human Rights (ECtHR) decided on 18 December 2012 that the Turkish Court decision to block the entire Google Sites breached the Freedom of Expression as foreseen in Article 10 of the European Convention of Human Rights (ECHR).

Turkey has a long history of censorship policy regarding Internet content and blocking of websites. A survey commissioned by OSCE in 2012 has actually shown that the Turkish authorities were able to block the access to Internet of about 3700 websites, including foreign websites such as YouTube, Geocities, DailyMotion and Google.

In this case brought to the ECtHR, the applicant had a website hosted by the Google Sites service, on which he published his academic work and his opinions on various matters. But Google Sites was blocked entirely after 23 June 2009 when the Denizli Criminal Court of First Instance ordered the blocking of an Internet site the owner of which had been accused of insulting the memory of Atatürk. The order was issued as a preventive measure in the context of criminal proceedings against the site’s owner.

The blocking order was submitted for execution to the Telecommunications Directorate (TİB). Shortly afterwards, the TİB asked the court to extend the scope of the order by blocking access to Google Sites, which hosted not only the site in question but also the applicant’s site. The TİB stated that this was the only technical means of blocking the offending site, as its owner lived abroad.

The TİB blocked all access to Google Sites and the applicant was thus unable to access his own site. All his subsequent attempts to remedy the situation were unsuccessful because of the blocking order issued by the court. In a letter sent to the Court in April 2012 the applicant stated that he was still unable to access his own website even though, as far as he was aware, the criminal proceedings against the owner of the other site had been discontinued because it was impossible to determine the identity and address of the accused who lived abroad.

In the Chamber judgement of this case (application no. 3111/10), the Court held that a violation of Article 10 on Freedom of Expression has occurred by blocking access to Google Sites which hosted many sites by its service.

The Court reiterated that a restriction on access to a source of information was only compatible with the Convention if a strict legal framework was in place regulating the scope of a ban and affording the guarantee of judicial review to prevent possible abuses. ECtHr stated that “there was no indication that the Turkish Criminal Court had made any attempt to weigh up the various interests at stake, in particular by assessing whether it had been necessary to block all access to Google Sites.” The Turkish courts should have had regard to the fact that such a measure would render large amounts of information inaccessible, thus directly affecting the rights of Internet users and having a significant collateral effect.

The Court also pointed out that Article 10 § 1 of the Convention stated that the right to freedom of expression applied “regardless of frontiers”.

“Today’s decision is a wake-up call for states that sweeping blocking injunctions are a serious violation of free speech on the Internet” explained Dr. Agnes Callamard, EDRi member ARTICLE 19 Executive Director.

Press release: Restriction of Internet access without a strict legal framework regulating the scope of the ban and affording the guarantee of judicial review to prevent possible abuses amounts to a violation of freedom of expression (18.12.2012)
http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng-press/pages/search.aspx?i=003-4202…

Court decision Case 3111/10 – AFFAIRE YILDIRIM c. TURQUIE (only in French, 18.12.2012)
http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng/pages/search.aspx?i=001-115401#{%2…

Turkey: Landmark European Court Decision finds blanket Google ban was a violation of freedom of expression (18.12.2012)
http://www.article19.org/resources.php/resource/3567/en/turkey:-landma…

EDRi-gram: How many websites does Turkey block? (2.06.2010)
http://www.edri.org/edrigram/number8.11/number-websites-blocked-turkey

EDRi-gram: Turkey extends the censorship of YouTube (16.06.2010)
http://www.edri.org/edrigram/number8.12/turkey-extends-blocking-youtub…

EDRi Observer Alternative Informatics Association press release on the decision (only in Turkish, 18.12.2012)
http://bit.ly/TuL8G6

Kaynak/Source:http://edri.org/edrigram/number10.24/ecthr-google-blocking-decision-foe#


AİHM’in Tarihi Kararı: 5651 Sayılı Yasa AİHS’e Aykırıdır….

Aralık 19, 2012

AİHM, Ahmet Yıldırım/Türkiye davasında, sadece başvurucunun hakkının ihlal edildiğine değil ve fakat 5651 sayılı Yasanın 8. maddesinin de sözleşmeye aykırı olduğuna karar vermiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Aralık 2012 tarihli Ahmet Yıldırım/Türkiye davasında (No. 3111/10), 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ve uygulaması hakkında çok önemli bir karar verdi.

Karar, dava konusu olayda düşünce özgürlüğü ile ilgili bir ihlali saptamasının ötesinde Türkiye’deki İnternet düzenlemelerinin geneli açısından da hayati bir anlam taşıyor.

Ahmet Yıldırım/Türkiye Kararı

23 Haziran 2009 tarihinde, Denizli Sulh Ceza Mahkemesi, Google Sites’da yer alan bir siteye erişimin 5651 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca engellenmesine karar (23.06.2009 tarihli ve 2009/377 Değişik İş No’lu) vermiştir.  5651 sayılı yasa uyarınca kararı infaz etmekle yetkili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), kararın infazının ancak Google Sites’ın tamamına erişimin engellenmesi halinde mümkün olduğunu Ceza Mahkemesine bildirmiş, Mahkeme kararını sadece bu talebe bağlı olarak ve diğer site sahipleri ve İnternet kullanıcılarının nasıl etkileneceğini dikkate almaksızın düzeltmiştir. Bu kararı infaz eden TİB, Google Sites web sitesinin tamamına erişimi engellemiştir.

Google Sites üzerinden akademik çalışmalarını yayımlayan başvurucu, karara itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Asliye Ceza Mahkemesi, TİB’in görüşünü dikkate alarak, engelleme kararının ancak “http://sites.google.com” sitesinin tamamının engellenerek hayata geçirilebileceğini kabul ederek itirazı reddetmiştir.

18 Aralık 2012 tarihli kararı ile erişim engellemenin, Sözleşme’nin 10. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne müdahale niteliğinde olduğunu saptayan AİHM, engellemenin dayanağı olan 5651 sayılı yasanın 8. maddesinin Sözleşme ve Mahkeme içtihatlarında belirlenen “yasa” kalitesini taşımadığı sonucuna ulaşmıştır. Aşağıda açıkladığımız nedenlerle bu saptama sadece verili olaya ilişkin olmayıp, 5651 sayılı Yasanın 8. maddesinin genel olarak da Sözleşmeyi ihlal ettiği sonucu doğurmaktadır.

5651 Sayılı Yasanın 8. maddesi Erişim Engelleme İçin Yasal Dayanak Oluşturmamaktadır

AİHM, her ne kadar Ahmet Yıldırım kararında başvurucunun hakkının ihlal edilip edilmediğini tartışmışsa da, Sözleşme içtihadında çok sık rastlanmayan bir şekilde, ihlalin müdahalenin demokratik bir toplumda zorunlu olmama ölçütünden değil ve fakat yasayla öngörülme koşulunu yerine getirmemekten kaynaklandığı sonucuna ulaşmıştır.

AİHM, yerleşik içtihadına gönderme yaparak, sözleşme anlamında bir yasanın varlığı için söz konusu kuralın ulaşılabilir ve öngörülebilir olması gerektiğini belirtmiştir. Bu koşulları yerine getirecek bir düzenleme, kamu makamlarının sözleşmede korunan haklara keyfi müdahalelerini engelleyecek nitelikte olmalıdır. Bu nedenle, sınırlama yetkisinin kapsamı ve yöntemi yeterli açıklıkla belirtilmelidir.

Davada, 5651 sayılı Yasanın birçok uygulamasında olduğu gibi yer sağlayıcı Google Sites’a erişim engelleme ile ilgili hiçbir bilgi sunulmamıştır. TİB de ilk verilen kararın infaz için yeterli olmadığını belirterek tüm Google Sites’ın engellenmesini mümkün kılabilmiştir. AİHM, bu tür önlemlerin her halde sözleşmeyi ihlal edeceğinin belirtilemeyeceğini ancak konunun erişimi, sınırlarını ve olası keyfi müdahaleye karşı etkili bir yargısal denetimi içeren katı bir yasal çerçeve ile düzenlenmesi gerektiğini belirtmiştir.

Konuyla ilgili karar verecek yargısal makam, çatışan hukuksal menfaatleri dikkate almalı sitenin yayınından kaynaklanan zararı önlemeye yönelik daha az sınırlayıcı önlemler bulunup bulunmadığını araştırmalıdır. Olayda, Denizli Mahkemesinin böyle bir araştırma yapmadığı görülmektedir.

AİHM’in karardaki en önemli bulgusu genel olarak 5651 sayılı yasanın 8. maddesine ilişkin bulgusudur. AİHM’e göre, kararı veren yargıcın farklı hukuksal menfaatleri dikkate almamasının nedeni bizzat 8. maddedir.

Bu hüküm, yargıca böyle bir denge incelemesi yapma, sözleşme ve mahkeme içtihadını dikkate alarak karar verme ödevi yüklememektedir.  5651 sayılı Yasanın 8. maddesi sözleşme tarafından düzenlenen öngörülebilirlik şartını yerine getirmemekte, başvurucuya demokratik bir toplumda hukuk devletinin sağladığı korumayı sağlamamaktadır.

Keyfi Müdahaleleri Mümkün Kılan 8. Maddeye Dayalı Engellemeler ve 5651 Sayılı Yasa Yürürlükten Kaldırılmalıdır

AİHM kural olarak sadece davadaki olayları irdelemekte, somut olayda ihlal olup olmadığını saptamaktadır. Bununla birlikte, ihlalin kaynağının sistemik veya yapısal bir bozukluktan kaynaklandığı durumlarda AİHM genel nitelikli saptamalarda da bulunabilir.

AİHM, bu tür saptamaları bazen pilot karar denilen bir yöntemle yapmakta ve hükümetlere açıkça alınması gereken önlemler konusunda yol göstermektedir. Bazı davalarda ise pilot karar uygulamasına gidilmemekle birlikte, genel önlemler açıkça belirtilmektedir.

Bu ikinci tür davalarda da, davalı hükümetin üzerine düşen sadece ilgili davadaki ihlali gidermek değil genel önlemleri alarak benzer ihlalleri ortadan kaldırmak ve yeni ihlallere sebep olmamaktır.

Nitekim, AİHM kararlarının infazını izleme ile yetkili Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de kararların gereği gibi infaz edilip edilmediğini izlerken hem bireysel önlemlerin hem de genel önlemlerin yerine getirilip getirilmediğine bakmaktadır.

Ahmet Yıldırım/Türkiye davasında AİHM, sadece başvurucunun hakkının ihlal edildiğine değil ve fakat 5651 sayılı Yasanın 8. maddesinin de sözleşmeye aykırı olduğuna karar vermiştir. Bu tespit, açıkça genel önlem gerektiren niteliktedir.

Kararın infazı için iki genel önlemin gecikmeksizin alınması gerekmektedir. İlk olarak, hali hazırda 5651 sayılı yasanın 8. maddesine göre erişime engellenmiş bütün siteler erişime açılmalıdır. İkinci olarak, ihlalin kaynağı olan ve keyfi ve orantısız müdahalelere izin veren 5651 sayılı Yasa yürürlükten gecikmeksizin kaldırılmalıdır.

Yeni Yasa İnsan Haklarına Saygılı Olmalı, Demokratik Katılımla Hazırlanmalıdır

5651 sayılı yasanın ve özellikle dava konusu 8. maddenin insan haklarına aykırı olduğu başta bu yazının yazarları olmak üzere, çeşitli kişi ve kurumca dile getirilmiştir. Bu tür eleştiriler, bizzat sorumlu Bakan ve TİB tarafından ciddiyetle ele alınmamıştır. Bunun sonucu olarak yasanın yürürlüğe girdiği 2007 yılından beri 10binlerce internet sitesi sözleşmeye aykırı olarak erişime kapatılmıştır. Gelinen noktada, demokratik bir toplumda sansürün bu ölçüde yaygınlaşması kabul edilemez ve mevcut yasayla yola devam edilemeyeceği açıktır.

Bununla birlikte, 5651 sayılı Yasanın hazırlanması ve uygulanması sürecinde olduğu gibi eleştiri ve şikayetlere kulak tıkanarak hazırlanacak yeni düzenlemelerin de çok farklı sonuçlar doğurmayacağını kestirmek güç değildir.

Bunun için, Ahmet Yıldırım/Türkiye kararının, ilgilileri 5651 sayılı yasayı derhal yürürlükten kaldırmaya ve insan haklarına saygılı, demokratik katılıma açık ifade özgürlüğüne ve Türkiyeli yetişkinlerin her türlü internet içeriğine erişim ve tüketim haklarına saygı temelli yeni bir yasa hazırlamaya teşvik edecek bir fırsat olarak görüyoruz. Türkiye ifade özgürlüğünü koruma bağlamındaki pozitif yükümlülüklerini ancak bu şekilde yerine getirebilir. (YA/KA/EKN)

Kaynak: http://www.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/142923-aihm-karari-5651-sayili-yasa-aihse-aykiri Erişim Tarihi: 19 Aralık 2012


AİHM sites.google.com davasında ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’yi mahkum etti

Aralık 18, 2012

Alternatif Bilişim Derneği: Basına ve Kamuoyuna

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdığımız sites.google.com davasında karar açıklandı. Kamuoyunun yakından bildiği gibi sites.google.com sitesi 24 Haziran 2009 tarihinde barındırdığı bir içerik sebebiyle 5651 nolu yasaya dayanılarak erişime engellenmiş, bu engelleme sonucunda da içerik sahipleri ve bu içeriklere erişemeyen İnternet kullanıcıları mağdur olmuştu. Derneğimize başvuran ve kişisel sayfaları bu yasak sebebiyle Türkiye’den erişilemeyen Ahmet Yıldırım’ın davasından aldığımız bu sonuç, 5651 nolu yasa ve sansür uygulamalarını yeniden gündeme getirdi.

AİHM bu erişim engelleme kararının ifade özgürlüğüne açıkça aykırı olduğuna karar verdi. Ayrıca 5651 nolu yasanın da ifade özgürlüğünü zedeleyen bir kanun olduğunu ve bu yasanın uygulanmasının başka insan haklarını da ihlal ettiğini belirtti.

Bu karar AİHM’in erişim engellemeleri konusunda aldığı ilk karardır. Sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da web 2.0 uygulamaları açısından ifade özgürlüğü kapsamındaki ilk davadır ve örnek niteliğindedir. Türkiye ve Avrupa Konseyi’ne üye tüm ülkeler için önmemli bir emsal değeri taşımaktadır. AİHM’de Türkiye aleyhine bekleyen başka bir çok davanın olduğunu hatırlatalım.

İnternet kullanıcılarının, sivil toplum kuruluşlarının, konuyla yakından ilgilenen uzmanların, hukukçuların şiddetle eleştirdiği 5651 nolu kanun hala yerinde durmakta. Hükümet ve BTK bu eleştirileri dikkate almamakta ısrarını sürdürüyor. Aksine bu ifade özgürlüğü düşmanı kanunun işletilmesini kolaylaştırmak için şikayet hatları kuruyor, erişim engellemesi istatistiklerini kamuoyundan saklıyor. Güvenli İnternet denilen “devletin merkezi filtre sistemi” için de bu şikayetlerin dayanak olarak gösterildiğini yeri gelmişken hatırlatmak isteriz.

Türkiyeli İnternet kullanıcıları 5651 nolu kanunu istemiyor ve haketmiyor. Bu yasa derhal iptal edilmelidir. İfade özgürlüğünü önceleyen/garantileyen, erişim engellemesi gibi gerçek bir yaptırımı olmayan, İnternet’in dağıtık yapısına ve ruhuna uymayan metodları kesinlikle içermeyen, İnterneti tüm yurrtaşlar için temel bir hak olarak gören bir düzenlemeye acilen ihtiyacımız vardır.

Tüm İnternet kullanıcılarını devlet sansürüne karşı çıkmaya, İnternetlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Alternatif Bilişim Derneği

18 Aralık 2012

Kararla ilgili İngilizce basın bülteni için tıklayınız.


Devrim yahut Vasat: Üretim, Deneyim ve Teknoloji kitabı çıktı…

Aralık 16, 2012

Binark, M. Bayraktutan, G. ve E. Kepenek (2012) “Uğursuz Bir Tesadüf Olarak Yeni Medyada Etik”, Devrim yahut Vasat: Üretim, Deneyim ve Teknoloji. (Der.) Zeynep Tül Akbal Süalp ve Burçe Çelik, İstanbul: Bağlam Yayınları. 157-178. ISBN:978-605-5809-68-3.kitap kapak


LaborComm-2013: IV. Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı

Aralık 15, 2012

3-4  Mayıs, 2013, Ankara, Türkiye Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında

Günümüz kapitalizmi enformasyon ve iletişim teknolojilerinin (EİT) yoğun olarak kullanıldığı ağ tipi üretim süreçleri üzerinde yükselmektedir ve iletişim alanıyla ilişkili faaliyetler kapitalist sermaye birikimi açısından en stratejik sektörlerden birisidir. Ancak kapitalist sistemin mevcut küresel krizi hem sistemin sorgulanmasını hem de iletişim çalışmaları alanında yeni yaklaşımların ortaya çıkışını beraberinde getirmektedir. Bu yeni yaklaşımların idealist hattı enformasyon ve iletişim teknolojileri ve ilgili hizmetler piyasalarının genişlemesi ve derinleşmesi yoluyla kapitalizmin krizinin aşılacağını iddia etmektedir. Gerçekçi olan hat ise ekonomi politiğin kavramlarını kullanarak kapitalist iletişim endüstrilerinin yapısını, ürünlerinin niteliklerini ve emek süreçlerini eleştirel bir çözümlemeyle incelemektedir.  

LaborComm 2013, kapitalizmin mevcut küresel krizi bağlamında iletişim alanında açığa çıkan yeni yaklaşımları tartışmayı ve emekten yana anlamlarını açığa çıkarmayı amaçlamaktadır.

Konferansın temel soruları/sorunları (bunlarla sınırlı olmamakla birlikte):

  • İletişim, teknoloji ve emeğin etkileşimini siyasette, iktisatta, gündelik yaşamda ve kültürde emekten yana anlamlandıran kavramsal ve kuramsal çerçeveler
  • Kapitalizmin küresel krizi ve toplumsal iletişim süreçleri açısından anlamı
  • Enformasyon ve iletişim teknolojileri bağlamında kapitalizmin iktisadi, siyasi ve ideolojik yapılarındaki yeni biçimler
  • Enformasyon ve iletişim teknolojileri aracılığıyla örgütlenme, dayanışma ve direniş
  • Enformasyon ve iletişim teknolojileri ile örülebilecek örgütlenme, dayanışma ve direniş önündeki engeller ve tehditler
  • Medya/telekomünikasyon/enformasyon endüstrilerinde açığa çıkan yeni çalışma biçimleri
  • Medya/telekomünikasyon/enformasyon endüstrilerinde yeni emek biçimleri ve sınıf oluşumları

Konferans Takvimi:

25 Şubat 2013: Bildiri özetlerinin son gönderilme tarihi.  Bildiri özetleri (max. 500 kelime) info@laborcomm.org adresine gönderilecektir.

25 Mart 2013: Kabul edilen bildirilerin ilan edilmesi.

22 Nisan 2013: Tam metinlerin son gönderilme tarihi. Metinler info@laborcomm.org  adresine gönderilecektir.

Konferans Sekreteryası:

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Anabilim Dalı

 

 
Konferansla ilgili diğer detaylar için www.laborcomm.org adresi ziyaret edilebilir.


Türkiye’de İnternet, Kamusallık ve Demokratik Kanaat Oluşumu…

Aralık 11, 2012
Folklor/Edebiyat dergisinde yayımlanan taze yazımızı paylaşıyorum.

Türkiye’de Internet, Kamusallık ve Demokratik Kanaat Oluşumu“, Burak Özçetin, Umut Tümay Arslan, Mutlu Binark, Folklor/Edebiyat, cilt:78,  sayı: 72, 2012/4. Kolektif bir sürecin ürünü olan makalenin hikayesini ilk dipnotta bulabilirsiniz.

İlk Dijital Özgürlük Stratejisi Kabul Edildi

Aralık 11, 2012

Avrupa Parlamentosu oy çoğunluğuyla ilk Dijital Özgürlük Stratejisi’ni kabul etti. Oylama sonucunda AP dijital özgürlüğü temel hak olarak kabul etti.

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Dijital Özgürlükler Stratejisi oylandı.

Parlamento’da ilk kez gündeme gelen dijital özgürlükler konusunu ela alan strateji oy çoğunluyla kabul edildi. İnsan hakları mücadelesinin artık teknoloji alanında da sürdüğünü ifade eden AP üyesi Raportör Marietje Schaakeb, kişisel web sitesinde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Parlamento kesin olarak sansürsüz internet, gibi dijital özgürlüklerin de temel hak olduğunu ve aynı insan hakları gibi korunması gerektiğini kabul etti.”

“Cezaevleri, internet ve cep telefonu aktiviteleri sebebiyle susturulmuş muhaliflerle dolu. İran Hükumeti sanal yeraltı sığınağı yaratmaya devam ediyor. İranlılar world wide web’e erişimleri kesilmiş durumda ve doğrudan “Helal İnternet”e yönlendiriliyorlar.”

Dijital Özgürlük Strateji raporunda öne çıkan noktalar özetle şöyle:

“Temel bir  hak olarak internete sansürsüz erişim, şefafflık,  ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi evrensel insan haklarının vazgeçilmez bir koşuludur”

“Avrupa Birliği ticaret ve ortaklık anlaşmaları, kalkınma programları, müzakere katılımları dijital özgürlüklere uygun çerçevede gerçekleştirilmelidir.”

AB dijital silah ithalatını durdurmalı

“Akıllı telefonlardan fotoğraf ve video gibi deliller toplanırken, insan hakları ihlali yaşanmaması için usule uygun davranılmalıdır.

“Avrupa Birliği, otoriter rejimlerin insan hakları aktivistlerini, gazetecileri ve muhalifleri izlemede ve denetlemede kullandığı dijital silahların ithalatını sona erdirmelidir.”

* Avrupa Birliği gelişmekte olan ülkelere bilgi ve iletişim altyapısı kurmada yardımcı olmalı, okullara online eğitim amaçlı kablosuz tablet bilgisayarlar sağlamalı. (EA)

Kaynak: http://www.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/142733-ilk-dijital-ozgurluk-stratejisi-kabul-edildi Erişim 11 Aralık 2012

 


YENİ MEDYADA ETİK SORUNLARI VE İLKELERİ SAPTAMAK

Aralık 8, 2012

(TÜBİTAK SOBAG 111K328 no’lu Proje)

 

111k328-sf1

111k328-sf2

PDF için tıklayınız.