Karar, dava konusu olayda düşünce özgürlüğü ile ilgili bir ihlali saptamasının ötesinde Türkiye’deki İnternet düzenlemelerinin geneli açısından da hayati bir anlam taşıyor.
Ahmet Yıldırım/Türkiye Kararı
23 Haziran 2009 tarihinde, Denizli Sulh Ceza Mahkemesi, Google Sites’da yer alan bir siteye erişimin 5651 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca engellenmesine karar (23.06.2009 tarihli ve 2009/377 Değişik İş No’lu) vermiştir. 5651 sayılı yasa uyarınca kararı infaz etmekle yetkili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), kararın infazının ancak Google Sites’ın tamamına erişimin engellenmesi halinde mümkün olduğunu Ceza Mahkemesine bildirmiş, Mahkeme kararını sadece bu talebe bağlı olarak ve diğer site sahipleri ve İnternet kullanıcılarının nasıl etkileneceğini dikkate almaksızın düzeltmiştir. Bu kararı infaz eden TİB, Google Sites web sitesinin tamamına erişimi engellemiştir.
Google Sites üzerinden akademik çalışmalarını yayımlayan başvurucu, karara itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Asliye Ceza Mahkemesi, TİB’in görüşünü dikkate alarak, engelleme kararının ancak “http://sites.google.com” sitesinin tamamının engellenerek hayata geçirilebileceğini kabul ederek itirazı reddetmiştir.
18 Aralık 2012 tarihli kararı ile erişim engellemenin, Sözleşme’nin 10. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne müdahale niteliğinde olduğunu saptayan AİHM, engellemenin dayanağı olan 5651 sayılı yasanın 8. maddesinin Sözleşme ve Mahkeme içtihatlarında belirlenen “yasa” kalitesini taşımadığı sonucuna ulaşmıştır. Aşağıda açıkladığımız nedenlerle bu saptama sadece verili olaya ilişkin olmayıp, 5651 sayılı Yasanın 8. maddesinin genel olarak da Sözleşmeyi ihlal ettiği sonucu doğurmaktadır.
5651 Sayılı Yasanın 8. maddesi Erişim Engelleme İçin Yasal Dayanak Oluşturmamaktadır
AİHM, her ne kadar Ahmet Yıldırım kararında başvurucunun hakkının ihlal edilip edilmediğini tartışmışsa da, Sözleşme içtihadında çok sık rastlanmayan bir şekilde, ihlalin müdahalenin demokratik bir toplumda zorunlu olmama ölçütünden değil ve fakat yasayla öngörülme koşulunu yerine getirmemekten kaynaklandığı sonucuna ulaşmıştır.
AİHM, yerleşik içtihadına gönderme yaparak, sözleşme anlamında bir yasanın varlığı için söz konusu kuralın ulaşılabilir ve öngörülebilir olması gerektiğini belirtmiştir. Bu koşulları yerine getirecek bir düzenleme, kamu makamlarının sözleşmede korunan haklara keyfi müdahalelerini engelleyecek nitelikte olmalıdır. Bu nedenle, sınırlama yetkisinin kapsamı ve yöntemi yeterli açıklıkla belirtilmelidir.
Davada, 5651 sayılı Yasanın birçok uygulamasında olduğu gibi yer sağlayıcı Google Sites’a erişim engelleme ile ilgili hiçbir bilgi sunulmamıştır. TİB de ilk verilen kararın infaz için yeterli olmadığını belirterek tüm Google Sites’ın engellenmesini mümkün kılabilmiştir. AİHM, bu tür önlemlerin her halde sözleşmeyi ihlal edeceğinin belirtilemeyeceğini ancak konunun erişimi, sınırlarını ve olası keyfi müdahaleye karşı etkili bir yargısal denetimi içeren katı bir yasal çerçeve ile düzenlenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Konuyla ilgili karar verecek yargısal makam, çatışan hukuksal menfaatleri dikkate almalı sitenin yayınından kaynaklanan zararı önlemeye yönelik daha az sınırlayıcı önlemler bulunup bulunmadığını araştırmalıdır. Olayda, Denizli Mahkemesinin böyle bir araştırma yapmadığı görülmektedir.
AİHM’in karardaki en önemli bulgusu genel olarak 5651 sayılı yasanın 8. maddesine ilişkin bulgusudur. AİHM’e göre, kararı veren yargıcın farklı hukuksal menfaatleri dikkate almamasının nedeni bizzat 8. maddedir.
Bu hüküm, yargıca böyle bir denge incelemesi yapma, sözleşme ve mahkeme içtihadını dikkate alarak karar verme ödevi yüklememektedir. 5651 sayılı Yasanın 8. maddesi sözleşme tarafından düzenlenen öngörülebilirlik şartını yerine getirmemekte, başvurucuya demokratik bir toplumda hukuk devletinin sağladığı korumayı sağlamamaktadır.
Keyfi Müdahaleleri Mümkün Kılan 8. Maddeye Dayalı Engellemeler ve 5651 Sayılı Yasa Yürürlükten Kaldırılmalıdır
AİHM kural olarak sadece davadaki olayları irdelemekte, somut olayda ihlal olup olmadığını saptamaktadır. Bununla birlikte, ihlalin kaynağının sistemik veya yapısal bir bozukluktan kaynaklandığı durumlarda AİHM genel nitelikli saptamalarda da bulunabilir.
AİHM, bu tür saptamaları bazen pilot karar denilen bir yöntemle yapmakta ve hükümetlere açıkça alınması gereken önlemler konusunda yol göstermektedir. Bazı davalarda ise pilot karar uygulamasına gidilmemekle birlikte, genel önlemler açıkça belirtilmektedir.
Bu ikinci tür davalarda da, davalı hükümetin üzerine düşen sadece ilgili davadaki ihlali gidermek değil genel önlemleri alarak benzer ihlalleri ortadan kaldırmak ve yeni ihlallere sebep olmamaktır.
Nitekim, AİHM kararlarının infazını izleme ile yetkili Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de kararların gereği gibi infaz edilip edilmediğini izlerken hem bireysel önlemlerin hem de genel önlemlerin yerine getirilip getirilmediğine bakmaktadır.
Ahmet Yıldırım/Türkiye davasında AİHM, sadece başvurucunun hakkının ihlal edildiğine değil ve fakat 5651 sayılı Yasanın 8. maddesinin de sözleşmeye aykırı olduğuna karar vermiştir. Bu tespit, açıkça genel önlem gerektiren niteliktedir.
Kararın infazı için iki genel önlemin gecikmeksizin alınması gerekmektedir. İlk olarak, hali hazırda 5651 sayılı yasanın 8. maddesine göre erişime engellenmiş bütün siteler erişime açılmalıdır. İkinci olarak, ihlalin kaynağı olan ve keyfi ve orantısız müdahalelere izin veren 5651 sayılı Yasa yürürlükten gecikmeksizin kaldırılmalıdır.
Yeni Yasa İnsan Haklarına Saygılı Olmalı, Demokratik Katılımla Hazırlanmalıdır
5651 sayılı yasanın ve özellikle dava konusu 8. maddenin insan haklarına aykırı olduğu başta bu yazının yazarları olmak üzere, çeşitli kişi ve kurumca dile getirilmiştir. Bu tür eleştiriler, bizzat sorumlu Bakan ve TİB tarafından ciddiyetle ele alınmamıştır. Bunun sonucu olarak yasanın yürürlüğe girdiği 2007 yılından beri 10binlerce internet sitesi sözleşmeye aykırı olarak erişime kapatılmıştır. Gelinen noktada, demokratik bir toplumda sansürün bu ölçüde yaygınlaşması kabul edilemez ve mevcut yasayla yola devam edilemeyeceği açıktır.
Bununla birlikte, 5651 sayılı Yasanın hazırlanması ve uygulanması sürecinde olduğu gibi eleştiri ve şikayetlere kulak tıkanarak hazırlanacak yeni düzenlemelerin de çok farklı sonuçlar doğurmayacağını kestirmek güç değildir.
Bunun için, Ahmet Yıldırım/Türkiye kararının, ilgilileri 5651 sayılı yasayı derhal yürürlükten kaldırmaya ve insan haklarına saygılı, demokratik katılıma açık ifade özgürlüğüne ve Türkiyeli yetişkinlerin her türlü internet içeriğine erişim ve tüketim haklarına saygı temelli yeni bir yasa hazırlamaya teşvik edecek bir fırsat olarak görüyoruz. Türkiye ifade özgürlüğünü koruma bağlamındaki pozitif yükümlülüklerini ancak bu şekilde yerine getirebilir. (YA/KA/EKN)
Kaynak: http://www.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/142923-aihm-karari-5651-sayili-yasa-aihse-aykiri Erişim Tarihi: 19 Aralık 2012