Sansüre Açık Mektup….

Şubat 21, 2012
açık mektup:burckaan gürgün
bildiğim tüm etik kurallar çerçevesinde;
her insan dedikodu/gıybet ve tehdit içermeyen,
doğru bildiği her konuda;
düşünme,
konuşma,
ve,
yazma, hürriyetlerine sahiptir,

vatandaşı olduğum diğer ülkemde,
bu haklar anayasa ile güvence altına alınmıştır.
bazı dinlerde bu insanlık hakkı;
kul hakkı adı altında bulunan özel bir statüde güvence altına alınmıştır.

bazı televizyon dizilerinde;
fatmagül'ün yengesi örneğinde,
aklına gelen herşeyi temiz kalbiyle söyleyen bir insan,
her ne kadar antipatik bir tablo çizse de,
evinden kovulmamış,
hapishane ya da benzer bir kurum vasıtası ile kilit altına alınmamıştır,
katledilmemiştir de.
yazı yazmak anlatılan herşeyin gerçek olduğu anlamına gelmeyebilir,
bazı yazılar 'yalan dünya' dizisinde olduğu gibi,
kurgusal nitelikler de taşıyabilir.
doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar ya,
10. köyün facebook notları olacağı hiç aklıma gelmemişti.
sanırım facebook Türkiye Cumhuriyeti İnternetinde
halen özgürce,
hem çocukların hem de yetişkinlerin,
halen sansürsüz ulaşabildiği bir mecra;
umuyorum bu durumu bozacak bir yazı olmaz bu.
yakın zamanda güvenli internet uygulamasının ilk mâduru olduğumu keşfettim.
keşif sürecim:
güvenli internet uygulaması devreye gireli çok olmamıştı,
eski ortağım, şirketinin web sitesine müşterilerinin ulaşamadığı konusunda,
şikayetler olduğunu bana bildirdi,
üstelik kendi de erişemiyordu.
kendisine bu konuda teknik bilgimin yetersiz olduğunu,
araştırıp sebebin ne olduğunu keşfedeceğimi bildirdim.
youtube, blogspot gibi sansürler döneminde,
bu uygulamadan sıkılmış olduğum için buna bir çözüm üretmeye karar verdim.

kullanmış olduğum ADSL modemlerinden bir tanesi, yurt dışından satın alınmış idi.
bu modemde DNS ayarlarına erişim bulunmaktaydı.
o dönem sayın başbakan youtube'a girebildiğini ve halkın da uğraşıp girebileceğini imâ edince,
cesaretlenip, modemin DNS ayarlarını sansürsüz bir bölgeye taşıdım.
o dönemden beri sansür ve yasaklardan etkilenmediğim için olsa gerek,
dışarıdan benim blog sitem olan http://mavi.cc sitesine de erişimin,
vatanımda, benim bilgisayarımdan başka yerlerde mümkün olmadığını daha sonra keşfettim.
bu durumda hosting şirketimden şüphelenmeye başladım;
birkaç yıl önce sınırsız web alanı ve trafiğini çok makûl bir fiyata sunan iPage adında ABD menşeğli bir şirketi, hosting şirketim olarak seçtim.
bu dönemde farklı zamanlarda toplam 5 adet web sitesini, hesabımdan host ettim, bunlar:
bafatasarım.com,
rgbled.cc,
vizi-med.com,
zerolight.com.tr,
oldu.

daha sonra rgbled.cc domain isminin gereksiz olduğunu düşündüğüm için yenilemedim,
vizi-med.com kesilen web servisinden dolayı,
vizimed.com adı altında farklı bir domain ve host şirketi ile çalışmaya başladı.

bafatasarim.com ve zerolight.com.tr birbirilerinin kopyası siteler olarak şu anda varlıklarını
sansürlü durumda devam ettirmeye çalışan,
bir elektronik aydınlatma şirketinin sayfasıdır;
bu şirket de,
son zamanlarda, hosting hizmetlerini,
benim hesabımdan ayırıp yerli bir hosting şirketine taşımaya yönlenmiştir,
ve yeni şirkete ön ödemesini yapmıştır.

mavi.cc benim kurduğum, içinde gıybet ya da tehdit kesinlikle içermeyen,
tüm fotoğraf ve video gibi içeriklerin,
katılımcıların sözlü ya da video kayıtlı, gönüllü izinleri ile oluşturduğum,
ve içeriğini hassas denetimim altında tuttuğum, henüz hacklenmemiş bir blog sitesidir.

herhangi bir copyright ihlali barındırmaz, elinden geldiğince de tüm etik kurallara uyum sağlar.

meinhard, adındaki arkadaşım,
internet hakkında bana göre daha fazla teknik bilgiye sahip idi,
kendisine danıştığımda,
bana internetin eski günlerdeki gibi olmadığını,
sınırlı sayıda statik IP adresinin çok değerli olduğunu,
ve her IP adresinden birden çok web sitesinin host edildiğini açıkladı,
teknik olarak bu mümkündü ve çok kolaydı, ancak,
T.C. gibi sansürcü ülkelerin bir siteyi sansürlemek için o IP adresinde bulunan tüm siteleri de sansürlediğini ve interneti bozduğunu anlattı.

mavi.cc, zerolight.com.tr, bafatasarim.com, sitelerinin bulunduğu iPage'in statik IP adresi:66.96.147.105.
bu IP adresinde bulunan diğer bazı siteleri görmek için: http://webdetail.org/ip/66.96.147.105 yazıp siz de inceleyebilirsiniz.
bildiğim kadarı ile herhangi bir T.C. mahkemesinde mavi.cc, zerolight.com.tr, ya da bafatasarim.com, aleyhine alınmış bir sansür kararı bulunmamaktaydı.
önce kendimi sorguladım, acaba http://mavi.cc sitesinde istemeden devlet büyüklerimin damarına basacak sözler mi sarf etmiştim
düşünmeye başladım;
Kars'ta yüzbinlerce liralık vergilerimizle yaptırılan ve henüz tamamlanmadan,
sansüre uğrattırılıp, yine yüzbinlerce liralık vergilerimizle yıktırılan insanlık anıtı hakkında
yazdıklarım:
http://mavi.cc/8128/basvuru/Entries/2011/1/14_ucubeler_diyar.html
ya da Hrant Dink'in katli konusunda yazdıklarım:
http://mavi.cc/8128/basvuru/Entries/2010/12/28_muzik_ruhun_gdasdr.html
ya da anadolu'da, erkeklerin cinsellik eğitimi konusunda yaptığım araştırmalar:
http://mavi.cc/6/buyu/Entries/2012/1/12_merak_adam_her_yere_goturur..html
belki Mustafa Kemal Atatürk'ten ilham almam:
http://mavi.cc/8128/basvuru/Entries/2010/12/21_kampus.html

yukarıdaki yazılar ve benzerleri mavi.cc de bolca bulunmaktaydı.
bazı devlet büyüklerimizin damarına basmış olabilirdim.
aklıma türlü türlü sebepler gelmeye başladı.
bana neden haber verilmiyordu, ya da uyarılmıyordum,
anlamaya çalıştığım tek şey buydu.
eğer geçerli gerekçesi ile birlikte uyarılmış olsaydım,
memnuniyetle, yazılarımın üzerinden tekrar geçebilirdim ya da tamamen kaldırabilirdim.
acaba bilmediğim etik bir kural ihlalinde mi bulunmuştum,
tüm sitemi baştan sona inceledim,
kendim üzerinde zaten hassaslıkla uyguladığım otosansürü biraz daha sıkılaştırdım.
ancak değişen birşey de olmamıştı,
kimse de beni uyarmamıştı.
yargısız bir infaz mı gerçekleşmişti acaba?
adalet duygum ciddi anlamda sarsılmıştı,
abdest desen ben de abdestimin sağlamlığından emindim,
namaz desen elimden geldiğince,
doğru bildiğim şekilde namazlarımı vaktinde kılmayı becerebiliyordum.
oruç ve haç konularında kat edeceğim yol henüz vardı,
zekâta gelince bu tip konular ulu-orta yerde konuşulmaz.
ama en az iki konuda sayın başbakan ve birçok sayın devlet büyüğümle,
pişti durumundaydım.
35 sivil kaçakçının yanlışlıkla öldürülmesi kadar büyük bir kul hakkı kaybı değildi belki benimkisi,
ancak yine de doğru bildiğim hakkımı aramamda bir sakınca olamayacağına karar verdim,
sonuçta annemi de alıp gitmemi emredemezdi sayın başbakan,
annemi memleketimde toprağa vereli 24 yıl geçmişti. 
youtube sansürleri esnasında verdiğim düzgün üslûplu, amansız mücadeleden sonra,
sansürün beni kişisel olarak hedef almış olma ihtimali çok düşük olmalıydı:

belki de, sorun başka birşeydi…
once iPage ile online chat yöntemi ile derdimi bir görevliye aktardım.
kendisi local ISP ile görüşmemi tavsiye etti,
T.C.'de kullandığım ISP TTNET idi,
arayıp sonunda bir görevliye ulaştım,
derdimi anlattım,
sorun incelendiğinde, benim sitelerimin de host edildiği IP adresinde,
bir çocuk pornosu sitesinin de host edildiğini bildirdi bana,
bu sitenin ismini sorduğumda yanıt vermedi.

sorunun nasıl çözüleceğini kendisine sorduğumda;
T.C.'de ilk kez böyle bir maduriyetin ortaya çıktığını ve
bana http://www.guvenlinet.org sitesine ulaşıp oradan yardım istememi söyledi.
bu sitede herhangi bir e-posta ya da telefon numarası iletişimi yer almıyordu.
bu yüzden,
herhangi bir iletişim yöntemine erişebilmek maksadı ile http://www.guvenlinet.org sitesinden linklenen diğer siteleri incelemeye başladım.
birkaç neticesiz inceleme sonucu;

http://ihbarweb.org.tr/ adresinden bir e-posta adresi bulup,
aşağıdaki e-postayı yolladım:

From: Burçkaan Gürgün <burckaan></burckaan>
Date: February 11, 2012 10:19:08 AM GMT+02:00
To: ihbar@ihbarweb.org.tr
Subject: Güvenli internet maduruyum lütfen yardım edin!

Sayın İhbar Çalışanı,
Daha önce Güvenli İnternet ve Güvenli Web siteleri ile iletişime geçme çabalarım nafile çıktı.
Bu yüzden aşağıdaki mektubumu son çare size yönlendiriyorum lütfen yardım ediniz:
"shared hosting", kullanarak 2 adet web sitesi/web domain
host etmekteyim:
bunlar:
mavi.cc
zerolight.com.tr
Shared host edilen IP numarası: 66.96.147.105

Aylardır bu siteler Türkiye'den ulaşılamamaktadır,
Araştırmalarım sonucu, internette yeterli IP adresi bulunmadığı için shared hosting yöntemi ile 66.96.147.105 adresinden başka birçok domain host edilmektedir.
Bu işten anlayan insanlara sorduğumda aldığım yanıt şudur:
Muhtemeldir 66.96.147.105 Ip adresinde host edilen diğer domainlerden birisi mahkeme kararı ile Türkiye Cumhuriyeti'nde sansürlenmiştir.
Size sorum şudur:
mavi.cc
ya da
zerolight.com.tr
benim haberim olmadan sansürenmiş olabilir mi?
Eğer bu domainler aleyinde sansür kararı yok ise, niçin kurunun yanında yaş da yakılmaktadır.
Bu sitelerin erişimi mümkün olmadığından kaynaklanan maddi ve manevi kaybı kim karşılayacaktır?
Mahkeme kararı ile sansürlenen IP adreslerinin ve domainlerin tam listesine nasıl ulaşabilirim?
Bu konularda beni bilgilendirebilirseniz ve domainlerimin tekrar Türkiye Cumhuriyeti'nden ulaşımını sağlarsanız çok memnun olurum.
Bu mektubu yazarken tek niyetim;
Türkiye Cumhuriyeti'ndeki müşterilerimin sitelerime erişebilmesidir, bu konuda bana yardım edebilirseniz sevinirim, eğer benim domainlerimde sakıncalı ifadeler var ise bunların neler olduğu bana söylenir ise memnuniyetle içeriği değiştirebilirim.
Saygılarımla
Burçkaan Gürgün

not: bu mektubu http://www.guvenlinet.org sitesinde her hangi bir iletişim bilgisi olmadığı için size yollamak zorunda kaldım.
Güvenli Web sitesindeki soru@tib.gov.tr e-posta adresi de çalışmamaktadır.
Lütfen ilgili mercilere talebimi ulaştırınız, domain isimlerimi http://www.guvenlinet.org/tr/domain_sorgula.html
sitesinden sorguladım, ne mavi.cc ne de zerolight.com.tr siteleri hakkında alınmış bir mahkeme kararı, önlem ya da sansür belirtisi görmedim,
hem çocuk hem aile erişiminin uygun olduğu konusunda kendi görüşümü bildirebildim.
Lütfen maduriyetimi gidermekte yardımcı olunuz. Benim sitelerim sansürü hak etmiyor.

biraz alelacele yazılmış bir mektup olsa da, derdimi kısaca anlatan bir mektuptu,
henüz bir yanıt gelmedi.
aynı zamanda iPage sitesine yeni bir talepte bulundum,
sitelerimin host edildiği shared IP adresinin değiştirilmesini,
yani sitemin bulunduğu IP adresinden farklı bir adrese taşınmasını rica ettim.
gelen yanıt aşağıdaki gibidir:
Hello,

Thank you for contacting support.
At this time, we would be unable to issue you a new IP Address (since we use shared IP Addresses). In addition, it is likely that Turkey may be blocking all of our IP Addresses. You may need to seek alternative hosting. We apologize for the inconvenience.
If you have any further questions, please update the support console.
-- Technical Support –

gelen yanıt beni gerçekten üzmüştü,
bu işi kolayca iPage ile halletmek varken, ya taşınmam gerekecekti, ya da T.C. ile sorunu çözmem gerekecekti, üstelik sitelerimi host eden şirket beni müşteri olarak barındırmak yerine bir çocuk pornosu sitesini müşteri olarak barındırmayı tercih etmişti.
olay, Aziz Nesin öykülerini aratmayacak boyutlara ulaşmayı başarmıştı.
5 yıla varan host hizmetlerimin ücretlerini peşinen ödediğim için aşağıdaki mektubu iPage sitesine yolladım:
will I be reimbursed for the service that I did not receive from iPage yet? if I make the switch.
henüz iPage de bana bir yanıt gelmedi.
izlediğim yerli dizilerden yazımını/senaryosunu en fazla beğendiğim dizi 'firar'dır.
bunun sebebi, kul hakkı gibi konseptleri, hiç bir dini referans göstermeden, mükemmel olarak başarılı bir şekilde anlatabilmesidir.
buradan bakınca, hayretlere düşüyorum,
devlet büyüklerimiz bu kadar kulun hakkını,
dolaylı ya da doğrudan yiyerek nasıl geceleri rahat uyuyabilmektedirler? 
bu açık mektubun tek amacı; uğramış olduğum maduriyetin T.C. tarafından bir an önce giderilmesini rica etmektir.
bu karlı soğuk kış günlerinin sonunu hep beraber görebilmek dileğimle,
bahar Türkiye'ye de gelsin artık,
amin.
burada diyojen'in sözlerine katıldığımı aktarmak istiyorum:
"gölge etme başka ihsan istemem senden"
lütfen, çek sansür gölgeni heykeltraşın, yazarın, şairin, yani tüm sanatçıların üzerinden,
sevgili T.C.
ya da hak ile çocuk pornosunu sansür edebilmek için daha iyi bir teknoloji bul,
kurunun yanında yaşı da yakma!
english: pretty please, with sugar on top

Statement about misleading news stories claiming that Europe supports ICTA’s filtering system Insafe

Şubat 8, 2012

In some recent news stories, public opinion was misled by claiming that European institutions supported the “Safer Internet” filtering system of Turkish Telecom Authority (ICTA), and “gave it full grade”. In these stories it is told that “INSAFE institution has published a report praising the deployment in Turkey” (1). But unfortunately, this does not reflect the truth. What the story refers to is a blog post written by ICTA and published on the Insafe blog page (2). Underneath the blog post it is noted that “the views expressed here are those of the author (ICTA), and are not necessarily the views of the Insafe network”. The post was announced by the following note: “At Insafe, we are always happy to hear of the work of third countries (i.e. those outside of the Insafe network of the 27 EU member states plus Iceland, Norway and Russia) in terms of their online safety actions. Here, we learn about a new safer internet service in Turkey… (link to ICTA’s text)”

Therefore, the event announced as a “full grade from Europe” is merely ICTA writing a story and getting it published on a foreign blog page whose editor has superficial knowledge about the actual filtering system. We would like to reinstate a strict reminder once again that the Internet filtering system presented as a “Safer Internet service” was protested on May 15, 2011 by tens of thousands of citizens on the streets; it was rebounded by collective opposition of informatics NGOs in our country since “a central filtering practice was unacceptable”. Moreover, it was criticised by the recent OSCE report as well as in several other international reports since it restricts free speech. Last, but not least, there is an ongoing trial for its cancellation at the Council of State. There had also been attempts in previous weeks to legitimize ICTA’s filter in universities by misleading news stories, and these attempts were protested by academics studying on the Safe Use of Internet, Media and New Media at national and international level (3). As told in the academics’ statement; because the deployment did not trigger adequate interest, ICTA, intending to absolve the filter practice and impose it without questioning, has attempted and still attempting to do publicity campaigns by news stories that mislead public opinion. We call upon everyone who has knowledge on the topic to share it and defend the truth. Alternative Informatics Association

(1) “Full grade from Europe to Safer Internet”

(2) The post on Insafe blog signed by ICTA

(3) Statement by academics against the filter

Turkish: BTK’nın filtre sistemini Avrupa’nın desteklediği yönlü yanıltıcı haberler üzerine açıklama


BTK’nın filtre sistemini Avrupa’nın desteklediği yönlü yanıltıcı haberler üzerine açıklama

Şubat 5, 2012

Son günlerde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun “Güvenli İnternet” filtresinin Avrupa kurumlarınca desteklendiği, “tam not aldığı” şeklinde kamuoyunu yanıltıcı haberler yayınlanmıştır. Haberlerde “INSAFE kuruluşunun Türkiye’deki uygulamayı öven bir rapor yayınladığı” iddia edilmektedir, fakat söylenenler maalesef gerçekleri yansıtmamaktadır.

  • Haberin kaynağı, Insafe’in internet portalında Türkiye’deki filtreye dair yayınlanmış ve BTK tarafından kaleme alınmış ingilizce bir haberdir(1).
  • Haberin altındaki bilgi notunda “burada ifade edilen görüşler yazının sahibine (BTK) aittir ve Insafe network’ü bağlamaz” denmektedir.
  • Haberin yayınlanması şöyle bir notla duyurulmuştur:
    “Insafe çalışanları olarak üçüncü ülkelerin (yani Insafe Network üyesi olan 27 AB ülkesi ve İzlanda, Norveç, Rusya’nın dışında kalan ülkelerin) çevrimiçi güvenlikleri bağlamındaki çalışmalarından haberdar olmaktan her zaman memnuniyet duymaktayız. Bu yazıda Türkiye’deki yeni bir güvenli internet hizmetini öğreniyoruz. (BTK’nın yazısına link)”
  • Sonuç olarak “Avrupa’dan tam not” olarak duyurulan olay, BTK’nın kendi yazdığı ingilizce bir haberi, konuya dair yüzeysel bilgisi olan yabancı bir internet portalının editörüne yayınlatmış olmasından ibarettir.
  • Yine, yeniden hatırlatmak isteriz ki “Güvenli İnternet hizmeti” olarak lanse edilen bu internet filtreleme sistemi, 15 Mayıs 2011’de binlerce vatandaşımızın sokaklarda protesto ettiği, ülkemizdeki bilişim STK’larının hemen hepsinin “merkezi filtre uygulaması kabul edilemez” diyerek karşı çıktığı, AGİT ve daha bir çok uluslararası raporların ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle eleştirdiği ve son olarak Danıştay’da iptal davası süren bir uygulamadır.
  • BTK’nın filtre sistemi daha geçtiğimiz haftalarda yine yanıltıcı haberlerle üniversitelerde meşrulaştırılmaya çalışılmış, İnternet’in Güvenli Kullanımı, Yeni Medya ve Medya konusunda, ulusal ve uluslararası çapta çalışmalar sürdüren akademisyenler tarafından protesto edilmiştir.
  • Akademisyenlerin açıklamasında (2) da belirtildiği gibi, BTK, uygulamaya yeterli ilgi gösterilmediği için bu haberler de dahil olmak üzere, filtre uygulamasını aklama ve sorgulanmadan benimsetme amaçlı birçok kamuoyunu yanıltıcı çalışma yapmayı sürdürmektedir.

Konu ile ilgili bilgi sahibi olan herkesi bu bilgileri paylaşmaya ve gerçekleri savunmaya çağırıyoruz.

Alternatif Bilişim Derneği

 

(1) http://www.saferinternet.org/web/guest/blog?p_p_id=homeBlog_WAR_insafeportlet&p_p_lifecycle=0&p_p_state=normal&p_p_mode=view&p_p_col_id=column-1&p_p_col_count=1&_homeBlog_WAR_insafeportlet_action=detail&_homeBlog_WAR_insafeportlet_articleId=312738&#p_homeBlog_WAR_insafeportlet

(2) http://www.alternatifbilisim.org/wiki/BTK%27n%C4%B1n_Filtre_Uygulamas%C4%B1na_Kar%C5%9F%C4%B1_Akademik_Fark%C4%B1ndal%C4%B1k_ve_T%C3%BCm_%C3%9Cnv._Rekt%C3%B6rl%C3%BCklerine_%C3%87a%C4%9Fr%C4%B1


Küresel ağda sansürün yereli olur mu?

Şubat 1, 2012

İlden Dirini

Twitter geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla içerik yönetim politikasında değişikliklere gittiğini duyurdu. Twitter aldığı bu kararla kullanıcıların yayımladıkları içeriği ülkelerin yerel yasalarına göre sansürlenmesini istedikleri içeriği küresel olarak değil, sadece o ülke sınırları içerisinde görünmeyecek bir biçimde sansürleyeceğini açıkladı. Elbette bu açıklama hem ifade özgürlüğü savunucularını, hem de ‘Küresel ağda yerel sansür olmaz’ diyen internet kullanıcılarının tepkisini çekti.

Twitter politikasını “Şimdiye kadar bize gelen içerik kaldırma taleplerini küresel ölçekte yerine getiriyorduk, artık bunu sadece o ülkede yapmanın yolunu bulduk. Bu özelliği henüz kullanmadık. Bundan böyle içeriği sadece yerel ölçekte engelleyeceğiz ve bu engelleme taleplerini “Chilling Effects” web sitesinde listeleyerek şeffaflık sağlayacağız.” diyerek temize çıkarmaya çalıştı. Twitter sansürü yetkili bir makamdan geçerli ve uygun talepleri bu şekilde kaldıracaklarını söyledi. Yetkili bir makamın ve taleplerin ne olacağı konusunda ise net bir açıklama yapılmadı. Devletlerin ceza ya da sansür yasaları gibi Twitter da politikasını bu şekilde her defasında daha da genişletilebilecek bir muallaklıkta bıraktı. Böylece ülkeler, ilerleyen günlerde dev tekeller, otoritelerin ifade özgürlüğünü ciddi biçimde yaralayabilecek isteklerini hayata geçirmesi daha da kolaylaşacak.

 

Arap isyanlarından duyulan korku

Tunus, Mısır, Libya ve son olarak Suriye’de ezilenler egemenlerin sansürüne karşı Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri sayesinde dünyaya seslenebildi. İnternet, Arap baharının örgütlenme, eylem, iletişim ve küresel yayın aracı olarak yoğun bir biçimde kullanıldı. Devletlerin katliamları geçmişte olduğu gibi saklı kalamadı, dünyanın öte ucunda izlenebilir, tepki gösterilebilir oldu.

Türkiye’den bir kaç hatırlatma yapacak olursak, Van depreminde yetkililerin açıklamaları, Van’dan gelen twitlerle yalanlanmadı mı? Yeni medya alanları üzerinden halklar arasındaki dayanışma köprüsü -hiç bir aracı kuruma gerek kalmadan- kurulmadı mı? Ya da hala aydınlatılmayan Uludere Katliamı egemen medya tarafından sansürlenirken, başta Twitter olmak üzere bir çok  yeni medya aracından olay yerinden fotoğraflar, son durum, köylülerin anlatımları akmadı mı? Yüzlerce gazetecinin tutuklu olduğu ülkemizde mahkeme salonlarından atılan twitlerin her biri davaların nasıl da ifade özgürlüğünü hedef aldığını göstermedi mi? Gazetecilerin hakim karşısında yaptıkları savunmaları an be an okuyor olmamız bile hakimleri rahatsız edip, mahkemeleri daha şeffaf, mahkeme başkanlarını daha ‘esprili’ yapmaya itmedi mi?

Fişi çekemiyorlar, özgürlüğümüzü kısıtlıyorlar

Devletler gerçeğin bu kadar açıktan dolaşmasından rahatsız oluyorlar. Egemenlerin  elinde bu sesi kısmak için iki yöntem var biri İnternetin fişini çekmek. Bunu ayaklanma esnasında Mısır Hükümeti yaptı. Mısır Hükümeti halkın sesini kesmek için 4 günlüğüne ülkenin internet erişimini kesti. Bu deneyimin faturası Mısır’a 90 milyon dolar zarar oldu. Mısırlılar ise o esnada, internet faks köprüleri, amatör radyo, uydu telefonlarıyla bu kesintiyi bile aşmayı bildi. İkinci yöntem ise kuşkusuz ki sansür ve bununla kol kola yürüyen izleme-denetleme politikaları. Devletler büyük ekonomik zararları göze almayacaklarına göre, sansür ve izleme politikalarını devreye sokuyor. ABD’de adı, SOPA, PIPA oluyor, Türkiye’de 5651, ‘güvenli internet’.

Bugün Twitter’ın uygulamak isteği bu ‘yerel’ sansürün kaynağını buralarda aramak mümkün. Tabi Twitter’ın piyasa değeri 9 milyar dolara yaklaşan bir şirket olduğu gerçeğini ve devletlerle ters düşüp toptan engellenerek bu değerini kaybetmek istemeyişi de nedenlerden biri olabilir. Tabi bu noktada Aralık ayının sonrlarında doğru Suudi kraliyet ailesi üyesi, dünyanın zengin kişileri arasında yer alan Prens El Velid Bin Talal Abdülaziz Alsaud da Twitter’a 300 milyon dolar yatırım yaptığını es geçmemek gerekir. Twitter’ın engelleme taleplerini listeleyerek, şeffaflaştıracağız açıklaması bu bağlamda göz boyamadan öteye gidemez. Twitter’ın sadece katılımcı olduğu bu projeye kaynaklarını ne kadar dürüstlükle açacağı sorusunun yanı sıra chillingeffects.org’un ülkeden ülkeye yasaklanmayacağının garantisini kim verebilir ki!

 

İfade özgürlüğüne açık müdahale

Bu noktada Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSS) Direktörü Olivier Basille Twitter Yönetim Kurulu Başkanı James Dorsey’e gönderdiği açık mektubu hatırlatmakta fayda var: Basille, “Twitter’ın ifade özgürlüğünün ülkeden ülkeye farklı yorumlanabileceği konumu kabul edilemez. Bu temel ilke Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin ayrılmaz bir parçasıdır. Kendinizi tweet’leri ancak yayınlandıktan sonra sansürlemekle sınırlandıracak mısınız, yoksa resmi talep sağanağı altında, sansürcülerin tanımladığı konular ya da anahtar sözcüklere dayanan bir ön sansürleme sistemi de geliştirecek misiniz?diye soruyor. Kaldı ki bu politika ifade özgürlüğünü kısıtlamasının yanında “*aynı zamanda dünya çapında ağın(World wide web) mantığına da aykırı bir durum teşkil ediyor.

 

Denetim-takip mekanizmaları

Kuşkusuz devletlerin bu alanlardaki denetim ve müdahaleleri içerik kaldırmayla sınırlı kalmayacak. Çin’de bir çok blog yazarı tutuklu. Yakın zamanda yaşanan alttaki iki örnekte müdahalelerin nereye varabileceği konusunda çarpıcı:

**Los Angeles’a gitmeden önce Twitter’da “ABD’yi yok etmeye gidiyorum” yazan Emily Bunting ve arkadaşı, havaalanında gözaltına alındı. Yaklaşık 5 saat sorgulanan Bryan, ısrarla İngiltere’de “destroy” (yok etmek, mahvetmek, yıkmak) ifadesinin sokak dilinde “parti yapmak” anlamında kullanıldığını söylediyse de güvenlik güçlerini ikna etmedi. İkili, ertesi sabah ilk uçakla İngiltere’ye geri gönderildi.

 

***“Haydarpaşa Kararmasın” eylemi için Twitter’da sözleşip yemeğe gidenleri polis karşıladı, polis, aranan üç kişinin bu toplantıya katılacağı ihbarı aldığını, ihbarı yapanın bunu Twitter’dan gördüğünü söyledi.

 

Ülkemizde haberlerin altına yapılan yorumlar, Facebook’ta paylaşılan yazılar, videolar nedeniyle insanlar hapis cezaları alıyor. Site kapatmalar, filtreleme politikalarının yanı sıra Türkiye bir çok Uluslar arası şirketten de içerik çıkarma talebinde bulunuyor. Youtube, Google bunların başta gelenlerinden. Gazetelerin manşetlerine kadar karışıldığı, basının hizaya çekildiği, metrobüste memleket ve adalet üzerine konuşan gençlerin polislerin şiddetine maruz kaldığı ülkemizde devletin Twitter’dan isteklerinin ardı arkasının kesilmeyeceği aşikar…

 

Tam da bu günlerde Google’ın yaptığı şirket politikası değişikliğini de hatırlatmakta fayda var. “Kullanıcılara daha etkin hizmet” adı altında yapılan değişiklik, ‘ya kabul edersiniz, ya da kullanmazsınız’ dayatmacılığıyla İnternet kullanıcılarına sunuldu. Maillerinizden, sosyal medyaya, okuma alışkanlıklarınıza, arkadaşlarınıza, telefonlarınıza kadar her türlü bilgili bir kimlik haline getirecek olan Google devletlerin istihbaharat örgütleri için vazgeçilmeyecek bir kaynak olacak gibi…

 

 

 

*http://netdefteri.alternatifbilisim.org/2012/01/28-29-ocak-twitter-boykotu/

**http://dunya.milliyet.com.tr/twitter-mesaji-yuzunden-abd-ye-alinmadilar-/dunya/dunyadetay/31.01.2012/1496132/default.htm

***http://www.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/135842-ilk-twitter-denetimi-mi


İlk Twitter Denetimi mi?

Şubat 1, 2012

EMNİYET SOSYAL MEDYAYI GÖZETLİYOR

Ayça Söylemez

“Haydarpaşa Kararmasın” eylemi için Twitter’da sözleşip yemeğe gidenleri polis karşıladı, polis, ihbarı yapanın bunu Twitter’dan gördüğünü söyledi; Avukat Bolaç, polisin “interneti yakın takibe aldığı” görüşünde.

İstanbul’daki Haydarpaşa Garı’nın bugün itibariyle seferlerini durdurmasını ve “Haydarpaşa Port” projesiyle garın tamamen değiştirilecek olmasına tepki gösterenler, son bir yemek için dün akşam garın restoranında buluştu.

Yemek sırasında gelen sivil polis polisler, “kendilerine aranan birinin Twitter’a buraya geleceğini yazdığı” şeklinde bir ihbar aldıklarını söyleyerek kimlik kontrolü yaptı.

“İhbarı veren Twitter’dan görmüş”

Haydarpaşa Kararmasın” eylemi için dün akşam restoranda bulunan Avukat Efkan Bolaç, Gar Lokantası’na oturduktan bir saat sonra yanlarına gelen bir görevlinin kendilerine, “Polisler 19:30’dan beri kapıda bekliyorlar, aranan üç kişinin burada olduğuna dair ihbar almışlar, kimlik kontrolü yapmak istiyorlar” dediğini söyledi.

Bolaç, arama kararı yoksa kimlik göstermeyeceklerini söyledi. Restoran giren sivil polislerle konuşan Bolaç, arama kararı sorduğunda, kendisine “Sahrayıcedit Karakolu’nda, gelin gösterelim” dendiğini söyledi.

“Çoğunluğunu yazarlar, gazeteciler, oyuncular ve reklamcıların oluşturduğu 25-30 kişinden oluşan bir grup eylem için oradaydı. Polis, ihbarı e-posta yoluyla aldıklarını, e-postada, ‘Hakkında arama kararı bulunan üç kişinin, Twitter’a buraya geleceklerini yazdıkları’ bilgisinin bulunduğunu söyledi. Kimlik kontrolü yapan polis, aranan kişileri bulamadığını söyleyerek restorandan ayrıldı.”

“Kamuya açık bir yerde ihbar olduğunda, polis, Kimlik Bildirim Kanunu’na göre ihbarın doğruluğunu kontrol etme hakkına sahip” diyen Bolaç, restoranın dışında da resmi giyimli polislerden oluşan ekipler olduğunu söyledi.

“Artık sosyal medyanın da ‘takip edildiğini’ söylemek mümkün. Emniyet’in Twitter ve Facebook üzerinden yapılan haberleşmeleri denetim altına aldığını düşünüyorum. Bu olay da ilk Twitter denetimi oldu sanırım. Burada yazılanlar nedeniyle insanlara dava da açılabilir…”

“Huzur ve sükunet ortamını bozmaya çalışanlar”

İçişleri Bakanlığı 16 Eylül 2011 tarihinde Emniyet Müdürlüklerine gönderdiği genelgede, göstericilerin birçok eylemi, sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla veya yazılı ve görsel medya üzerinden örgütlediğine dikkat çekmişti.

NTV’nin haberine göre, Bakanlık, bu tür sitelerde toplanma yeri olarak belirlenen noktalarda “denetim ve kontrollerin artırılmasını” istedi.

“Ülkemizde huzur ve sükunet ortamını bozmaya çalışan bazı kişi ve grupların, gerek sosyal paylaşım sitelerini gerekse yazılı görsel medyayı kullanmak suretiyle belli yerlerde gösteri ve eylem yapmak üzere haberleşerek toplandıkları bilinmektedir. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu hükümleri uyarınca denetim ve kontrollerin artırılmasında yarar görülmektedir.”

Bakanlık ayrıca Facebook ve Twitter’da kendine ait hesap açarak “sosyal medyayı etkin kullanacağını” da sitesinden duyurdu.

Kaynak: bianet (Erişim: 31.01.2012, 22:27)