Twitter Yasakları: Yolsuzluk, Dedikodu ve Biraz Porno…

Haziran 28, 2014

Yazan: Efe Kerem Sözeri

Bugün Twitter’da içeriği Türkiye’deki kullanıcılardan gizlenmiş olan 14 hesap var. Bu hesaplardan atılan toplam tweet sayısı 100 binden fazla, onlara da erişim topluca yasak.

Hükümet yerel seçimlerden önce Twitter’a erişimi iki hafta boyunca durdurmuştu. Twitter o zamandan beri hakkında mahkeme kararı bulunan içeriği Türkiye’de gizliyor. Peki, bizden ne gizleniyor?

Twitter Türkiye’de ülke bazlı içerik gizleme (country withheld content) aracını kullanmaya başladığından beri hem mahkeme kararları hem de son dönemde Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) idari kararıyla sansürlenen içerik dikkat çekici bir şekilde arttı. 

Henüz Twitter’ın altı ayda bir yayımlanan şeffaflık raporuna yansımayan bu sansürün boyutlarını Chilling Effects arşivinden derleyerek Türkiyeli sosyal medya kullanıcılarıyla paylaşmak istiyorum. Gerek yolsuzluk iddiaları ile ilgili hesapların toptan engellenmesi, gerekse sansürlenecek içeriğin Twitter araması yapılarak sistemli bir şekilde hedef alınması sosyal medyada ifade özgürlüğü açısından oldukça endişe verici bir tablo çiziyor.

100 binden fazla yasak tweet

Bugün Twitter’da içeriği Türkiye’deki kullanıcılardan gizlenmiş olan 14 hesap var. Bu hesaplardan atılan toplam tweet sayısı 100 binden fazla, onlara da erişim topluca yasak. Türkiye’de yasaklı 14 hesabın tweet ve takipçi sayısı şöyle:

Hesap Adı Takipçi Tweet
@HARAMZADELER333 498,511 523
@haramzadeler0 1,627 36
@BASCALAN 394,017 723
@CanliEbru 64,787 4,266
@apriljolieolson 185 98
@drasuman34 873 2,573
@bulutalti 1,668 3,159
@superdenizciler 1,402 7,941
@GolcukTersaneKo
@vagasstits 131,520 40,949
@orosbu_yelda 3,189 3,789
@orgidee79 16,061 52,915
@AvaKelly8 2,695 795
@hangarinsesi 1,192 1,061

[Kaynak: Chilling Effects arşivi ve Twitter’da erişime açık bilgi. (1)]

“Müstehcenlik” nedeniyle engellenen hesaplar ile askeri personel hakkında dedikodu yayan hesapları elediğimizde dahi durum iç açıcı değil. Özellikle yolsuzluk, rüşvet ve siyaset-işinsanı ilişkileri ile ilgili iddiaları gündeme getiren @HARAMZADELER333, @BASCALAN ve @CanliEbru hesaplarından atılan yasaklı tweetlerin sayısı toplamda 5 binden fazla. 

Bunların yanında bir de içeriği nedeniyle engellenmiş onlarca tweet var. Aşağıda açıklayacağım gibi, son haftalarda özellikle Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan Twitter’da kendisi ile ilgili içeriği tarayarak hakaret veya eleştiri içeren tweet’leri topluca şikayet etmeye başladı. Mahkemeler de çoğunlukla yolsuzluk iddiaları veya kötü yönetim ile ilgili eleştirilere yer veren bu tweet’leri “kişilik haklarına saldırı” kabul ederek topluca yasaklıyor. 

Bu yeni sansür yöntemi bir hesabı bütünüyle kapatmaktan daha az dikkat çekiyor belki ama belirli bir konuya ilişkin tüm içeriği kaldırma amacı nedeniyle çok daha tehlikeli.

Aşağıda farklı başlıklar halinde önemli yasakları ve endişe veren yasaklama süreçlerini derlemeye çalıştım. Bu bilgiler ışığında durumun vahametini ve çözüm önerilerini sonuç bölümünde tartışmaya açacağım.

OyYokHırsıza: Binali Yıldırım vs. Twitter

18 Mart 2014’te İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve oğlunun talebi üzerine @oyyokhirsiza hesabına erişimin engellenmesi kararını verdi. Mahkeme kararında ilgili Twitter hesabının kişi haklarını ihlal eder şekilde iddialara yer verildiği ve bunun basın özgürlüğünün sınırlarını aştığı belirtiliyordu.

20 Mart’ta Erdoğan Bursa’daki yerel seçim mitinginde “Twitter mivitter kökünü kazıyacağız” dedi, akşam saatlerinde de TİB’in internet servis sağlayıcılarına gönderdiği bir kararla tüm Türkiye’de Twitter’a erişim durduruldu.

Twitter bu kararı bir üst mahkemeye taşıdı. İstanbul Anadolu 18. Asliye Ceza Mahkemesi 27 Mart tarihli kararında şikayetçi Binali Yıldırım’ın siyasetçi olduğu için kamu denetimine tabi olması gerektiği, eleştirilere daha toleranslı olması gerektiği ve yasakların sınırlı olması gerektiğine karar vererek yasağı kaldırdı.

Buna rağmen Twitter engellemesi ancak seçimler geçtikten sonra, 3 Nisan 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne Kerem Altıparmak, Sezgin Tanrıkulu ve Yaman Akdeniz’in yaptığı bireysel başvuru üzerine kaldırıldı. AYM kararındaki ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı vurgusuna rağmen mahkemelerin Twitter hesaplarını bütünüyle erişime kapatmaya bu tarihten sonra da devam ettiğini görüyoruz.

Yolsuzluk, kamu yararı ve kişilik hakları

Yerel seçimler öncesinde hükümetteki bakanları ve Erdoğan ailesini içine alan yolsuzluk ve rüşvet iddialarını gündeme getiren @HARAMZADELER333 ve @BASCALAN hesapları 15 Nisan 2014’te şikayetçi Recep Tayyip Erdoğan’ın başvurusu üzerine Ankara 5. Sulh Ceza mahkemesi kararıyla erişime engellendi. 

Kararda, ne AYM’nin bilgiye erişim hakkından bahsedilmiş, ne de @oyyokhirsiza kararındaki kamu yararı ilkesi gözetiliyor. Aksine, kararın gerekçesinde bir siyasetçi olan Erdoğan’a “başçalan” sıfatının uygun görülmüş olması kişilik haklarına ağır saldırı olarak değerlendiriliyor ve 5651 sayılı yasada yer almamasına rağmen “T.C. Başbakanı… küçük düşürecek nitelikte” ifadesiyle TCK 301’e gizli bir atıf yapılıyor.

Aşağıdaki bölümde daha ayrıntılı görülebileceği gibi, siyasi bir kimliği olan kişilerin eleştiriye daha toleranslı olmaları prensibi bu noktadan itibaren hiçbir kararda yok. Engellemenin ölçülü olması prensibi ise bilerek çiğneniyor: @CanliEbru hesabının kapatılması hakkındaki karar gerekçesinde sadece 1 tweet’e atıf yapılmasına rağmen karar hesabın tümden engellenmesi olarak verilmiş.

#SansürBakanlığı 

Yolsuzluk hesaplarının topluca kapatılmasının ardından Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan kendisiyle ilgili eleştirilerde bulunan tweet’lerin (hesapların değil) engellenmesi için Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. 25 Nisan 2014 tarihli karar her birini farklı bir kullanıcının yazdığı 68 tweet’i topluca engellemesi açısından literatüre geçecek nitelikte.

Pek çoğu 100’den az takipçisi olan bu 68 hesabın tek ortak özelliği “Lütfi Elvan” hakkında eleştiride bulunmuş olmaları. Yani Twitter’a girip “Lütfi Elvan” araması yapmadıkça karşınıza çıkması pek de muhtemel olmayan tweet’ler özellikle bulunmuş ve şikayete konu edilmiş. Aşağıda ekran görüntüsünü aldığım yasaklanan tweet’lerden biri CNNTürk’teki Ankara Günlüğü adlı programa katılan Lütfi Elvan’ın gazetecilere yakışıksız bir soru sormasını eleştiriyor:

​[Görsel: @Muzaffer_Lale rumuzlu kullanıcının 23 Mart tarihli statüsü. Türkiye’de yasak.]

Şikayetlerin devamından anladığım kadarıyla, Ulaştırma Bakanı adına Twitter’da sansürlenecek tweet arayan memurlar ilerleyen haftalarda arama kelimelerini çeşitlendirmiş ve sansürcü gözlerini daha da açmışlar. Hiçbir açık hakaret içermeyen şu tweet bile sansürlenmiş. 

[Görsel: @ozan_dmrc rumuzlu kullanıcının 28 Mayıs 2014 tarihli statüsü. Dünden itibaren Türkiye’de o da yasak.]

Öncekinden farklı olarak son kararlar topluca değil her tweet için ayrı yazdırılmış.

Mahkeme kararı beklerken yıllarını cezaevinde tutuklu geçirenlerin olduğu bir adalet sisteminde böyle bir tweet için bile mahkemeye başvurulmuş, karar aldırılmış ve bunun TİB eliyle Twitter’ın San Francisco’daki genel merkezine kadar gönderilmiş olmasını utanç verici buluyorum.

Ordu içi dedikodu, gelişigüzel porno

Yolsuzluk iddialarına yer veren hesapların kapatılması ve siyasetçileri eleştiren tweet’lerin topluca sansürlenmesi kadar endişe verici olmasa da diğer sebeplerle engellenen hesaplar ülkenin sansürcü halini detaylandırıyor.

@bulutalti, @superdenizciler, @hangarinsesi ve @GolcukTersaneKo askeri personel arasındaki dedikoduları kimi zaman ilkokul seviyesinde karikatürlerle paylaşan hesaplar.

Konu ettikleri kişiler siyasetçi olmadığı için Twitter’ın kişisel hakları koruyan kuralları onlar için de geçerli sayılabilir; örneğin @GolcukTersaneKo hesabı şikayet üzerine bizzat Twitter tarafından kapatılmış. @hangarinsesi hesabi ise @bulutalti hesabının yedeği ve kapatılma kararı Twitter’a ulaştı.

“Müstehcen içerik” konusunda ise TİB geçtiğimiz hafta farklı bir yöntem izledi ve kendisine gelen ihbarları gerekçe göstererek dört adet erotik içeriğe sahip hesabın mahkeme kararı olmadan Türkiye’de engellenmesi için Twitter’a idari kararını gönderdi.

Twitter da buna uyarak @vagasstits, @orosbu_yelda, @orgidee79 ve @AvaKelly8 hesaplarına ülke bazlı içerik gizleme uyguladı. Bunlara dair kararlar da sırasıyla arşivdeki listede bulunabilir; ancak özetle hükümetin Twitter’daki porno sansürü 2011’de yer sağlayıcılara gönderilen yasaklı kelimeler listesi kadar sistemli değil, TİB’e ulaşan ihbarlara göre işlem yapıldığı iddia ediliyor. Ancak ne ihbarlar şeffaf, ne de net bir müstehcenlik tanımı var.

TİB’in şikayete dayalı idari kararla hesaplara sansür uygulamış olması Twitter’ın benzer bir durumda Pakistan’da uygulayıp sonradan kaldırdığı sansürle karşılaştırmak açısından önemli.

Pakistan Mayıs ayında Muhammed ile dalga geçen hesaplar ile erotik içerik yayımlayan hesapların kapatılması talebini Twitter’a gönderdi, Twitter da Pakistan’da ilk kez ülke bazlı içerik gizleme sistemini uygulayarak bu hesapları engelledi. Ancak geçtiğimiz günlerde Twitter bu kararını yeniden gözden geçirdiğini ve Pakistan’ın engelleme talebine dair istenen ek bilgilerin verilmediğini belirterek bu ilgili hesaplar üzerindeki engelin kaldırıldığını duyurdu.

Ne yapılıyor? Ne yapmalı?

Twitter’ın Türkiye’deki yasal temsilcileri @oyyokhirsiza engellemesini aşmakla önemli bir başarı elde ettiler, ancak benzer sebeplerle engellenen diğer hesap ve tweet’ler hakkındaki kararları her seferinde üst mahkemeye taşımadıklarını tahmin ediyorum.

Kanımca mücadeledeki bu farkın en önemli nedeni @oyyokhirsiza kararının Twitter’ı tüm Türkiye’de yasaklamak için bir mazeret olarak kullanılmasıydı. Twitter bu mazereti yasal alanda ortadan kaldırdı; ve Türkiye’de hizmet verebildiği sürece diğer hesapların yasaklanmış olmasını önemli bir problem olarak görmüyor olmalı.

İfade özgürlüğümüz elbette Twitter gibi kar amacı güden bir şirkete teslim edilmeyecek kadar değerli, ama hem siyasi haklarımızın bu denli kısıtlandığı Türkiye’de kendimizi özgürce ifade edebilmek, hem de bilgiye erişimin çıkar ilişkilerine ipotek edildiği bir medya ortamında gerçek haberlere ulaşmak için Twitter gibi bir mecraya ihtiyacımız var.

Twitter’a düşen sorumluluk, şikayet mekanizmalarını iyi şekilde işleterek hem kişilik haklarını hem de ifade özgürlüğünü güvence altına alabileceğini net bir şekilde duyurmak olmalı. Böylece mahkemeler yerine Twitter-içi mekanizmalarla nefret suçu, hakaret ve kişisel bilgilerin yayımlanması suçları engellenebilir, Türkiye mahkemeleri de daha önemli işlerle ilgilenirler.

Diğer yandan Twitter faaliyet gösterdiği ülkelerde neyin suç olarak tanımlandığının da net bir şekilde açıklanmasını talep etmeli. @oyyokhirsiza kararında olduğu gibi, itiraz süreçlerini aktif bir şekilde kullanarak ülke hukukunun özgürlük sınırlarını test etmeli.

Bilişim hukukçusu Gökhan Ahi bu yılın başında bianet’e verdiği röportajda Türkiye’deki mahkemelerin kişilik hakları karşısında kamu yararını gözetmekte ciddi sıkıntıları olduğunun ve internet mevzuatının keyfi uygulamalara müsait olduğunun işaretini vermişti. Bugün ne yazık ki bu keyfiliğin iktidar tarafından suistimal edildiğini görüyoruz.

Kullanıcılar olarak yeni internet yasaklarını aşma konusunda nasıl deneyim kazandıysak, internet sansürünü de aşma konusunda yaratıcı olabiliriz. Bu yazıya konu edilen ülke bazlı içerik engelini aşmanın şu an en kolay yolu Twitter Ayarları’ına girip ülkenizi değiştirmek. Ama hükümetler vergilerimizi daha gelişmiş sansür teknolojilerine aktarmakta kararlı olduğu sürece bizim bireysel kullanıcılar olarak kitlesel sansürü delmemiz zorlaşacak.

Kanımca yapmamız gereken ilk şey neyin sansürlendiğini ortaya çıkarmak, ve neden o içeriğin bizden gizlendiğini ifşa etmek. Bu yazı, ve ona eşlik eden arşiv bu yönde atılmış küçük bir adım.

Kısa vadede, Twitter’ın 2014’ün ilk altı ayı için yayımlayacağı şeffaflık raporunu bu verilerle karşılaştırarak başlayabiliriz. Yayımlanacak rapor büyük ihtimalle Türkiye’yi en çok içerik engelleten ülke konumuna yerleştirecek. Bunu duyurmak en azından Twitter’ın Türkiye’deki kullanıcı haklarını daha güçlü savunması için bir sebep olacaktır.

Bugüne bugün engellendiği saatte Twitter yasağını dünya TT listesine sokmuş bir sosyal medya kullanıcı profili var Türkiye’nin.

Uzun vadede ise hem sansürün kapsamını genişleten hükümetlere, hem de ona rıza gösteren tüm sosyal medya platformlarına rahatsızlığımızı duyurmak gerek. Hem klavye başında, hem de sokakta! (EKS/NV)

Notlar:

(1) @GolcukTersaneKo adresi mahkeme kararından sonraki bir tarihte Twitter tarafından kapatıldı (suspended). Yazı yayıma girerken @hangarinsesihesabı hakkındaki mahkeme kararı henüz Twitter tarafından uygulamaya konmamıştı. @oyyokhırsıza hesabı hakkında verilen engelleme kararı ise Twitter avukatlarının itirazı üzerine üst mahkemede bozuldu. Listenin ayrıntılı hali şuradan görülebilir, yeni kararlar eklendikçe güncel hali takip edilebilir.

Kaynaklar ve yararlı bağlantılar:

https://www.chillingeffects.org/international/notice.cgi

http://privacy.cyber-rights.org.tr/

http://www.ihbarweb.org.tr/ 

Yazı Kaynak: http://bianet.org/biamag/diger/156774-twitter-yasaklari-yolsuzluk-dedikodu-ve-biraz-porno Erişim: 28 Haziran 2014


Are Turkey and NetClean Partnering to Stop Child Abuse or Curtail Internet Freedoms

Haziran 28, 2014

Written by Erkan Saka On 27 June 2014

 

the Presidency of Telecommunication and Communication in Turkey is in charge of Turkey's legally justified internet restrictions.

For a few weeks now, digitally active circles in Turkey have been displaying concern over a move by the Turkish government to introduce new Internet controls.

A recent Hürriyet Daily News piece reported that Turkey is planning to work with a Swedish company, NetClean, to fight against child sexual abuse cases (CSA) as part of a supposed €40M deal. But the Hurriet Daily News report also implied exactly what many digital activists already fear, namely that CSA is just a pretext to intensify state pressure on Internet freedoms in Turkey: the last two restrictive Internet Laws passed in Turkey were created primarily in the name of fighting against CSA.

Nevertheless, the government passionately falls back on the same apparent motivation in each subsequent attack on the web.

NetClean describes itself as follows:

NetClean provide intelligence solutions to detect, block and analyse digital media to create a safer society. We are the leading developer of technical solutions to fight child sexual abuse material. Our solutions are being used worldwide by multinational companies, government agencies, internet service providers and law enforcement professionals.

On 25 June 2014, NetClean’s blog admitted they were in negotiations with Turkey, although the post itself reveals little, simply reiterating company policy. European Digital Rights Group (EDRi) executive director Joe McNamee pointed out in a blog post titled ‘Turkish censorship – Swedish built, by Royal Appointment’, that:

As early as 2005, even the Queen of Sweden was used by NetClean to sell its products. NetClean is marketed (“through its amazing network of contacts”) and financed by the “World Childhood Foundation” which was launched by Queen Silvia in 2005. In June 2012, the Swedish Embassy in Japan organised an event to discuss blocking in that country, together with Christian Berg, NetClean’s CEO and Queen Silvia. The promotion of the commercial interests of a Swedish company in this event… well, this was not a coincidence.

 

Joe McNamee also states:

The fact that Turkey has been condemned by the European Court of Human Rights repeatedly for illegal internet blocking and filtering  appears to be completely unproblematic for NetClean or its high level political backers in the Swedish or European hierarchies.

Perhaps the best-written post about NetClean’s cooperation with Ankara is a Turkish language blog post written by the blogger Kus on network23.org. Kus emphasized that NetClean services will primarily be used for URL-based bans. With the notorious new Internet Law approved earlier this year, the government planned to move towards URL-based blocking instead of shutting down websites. However, with weak domestic cyber-capacity, the government appears to have decided, like many authoritarian states do, to buy targeting services abroad.  

The Turkish Constitutional Court recently annulled Turkey’s controversial Twitter ban, issuing a ruling that implied only URL-based blocking remains as a strategy for the government to control online content. Many Internet freedom champions believe the Turkish government intends to use the NetClean deal to gather personal data for more surveillance.

Many activists believe NetClean’s appearance across the country’s internet space may mark the beginning of a real Deep Packet Inspection system of surveillance by the Turkish State, justified under the new law. Prof. Kırlıdoğ’s guest post at the EDRi site sums up these anxieties.

DPI surveillance implies that user content may also be subject to increasing government control from now. As noted in a post on the ars technica blog in January last year:

Microsoft has released a security advisory concerning a fraudulent digital certificate for all Google domains apparently created by the Turkish government. The certificate, which was created by a subsidiary Certificate Authority issued to the transportation directorate of the city government of Ankara, could have been used to intercept SSL traffic as part of a “man in the middle” attack to spoof Google’s encryption certificate and decrypt secure Web sessions to Google Plus and GMail.

 

Article printed from Global Voices: http://globalvoicesonline.org
URL to article: http://globalvoicesonline.org/2014/06/27/are-turkey-and-netclean-partnering-to-stop-child-abuse-or-curtail-internet-freedoms/
URLs in this post:
[1] website: http://www.tib.gov.tr/en/
[2] reported: http://www.hurriyetdailynews.com/turkeys-top-soldier-warns-against-social-media-as-govt-to-purchase-software-against-illegal-shares.aspx?pageID=238&nid=67178&NewsCatID=341
[3] NetClean, : https://www.netclean.com/
[4] describes: https://www.netclean.com/en/about-us/
[5] admitted : http://blog.netclean.com/turkey-working-governments-combat-child-sexual-abuse/
[6] pointed out: http://edri.org/enditorial-turkish-censorship-built-sweden-royal-appointment/
[7] emphasized: https://network23.org/kame/2014/06/08/netclean-ve-url-tabanli-engelleme/
[8] annulled: http://www.bbc.com/news/world-europe-26873603
[9] guest post: http://edri.org/turkish-government-acquire-tool-censor-social-media/
[10] noted: http://arstechnica.com/security/2013/01/turkish-government-agency-spoofed-google-certificate-accidentally/
[11] security advisory: http://blogs.technet.com/b/msrc/archive/2013/01/03/security-advisory-2798897-released-certificate-trust-list-updated.aspx
[12] the city government of Ankara: http://www.ego.gov.tr/


Devletler akıllı telefonunlara da çengel atmakta….

Haziran 26, 2014

Rusya ve Kanada’dan bilgisayar ve internet güvenliği uzmanı iki şirket, en az 60 ülkenin vatandaşlarına ait akıllı cep telefonlarını nasıl ele geçirdiğini ortaya koydu. Ele geçirilen telefonlarda, tüm elektronik posta ve kısa mesajlar okunuyor…

Rus güvenlik firması “Kaspersky Lab” ve Toronto Üniversitesi’nden “Citizen Lab” tarafından yapılan iki farklı araştırmada “Hacking Team” adlı şirket tarafından üretilen bir programla telefonlara uzaktan erişimin sağlandığı ve 60’dan fazla devletin bu programı kullanarak vatandaşlarını izlediği kaydedildi.2001’de kurulan İtalyan şirket, müşterilerine “şifreleme olsa bile tek bir ekran üzerinden tüm cihazları kontrol altına alma” hizmeti sunuyor.Bu program sayesinde kolay bir şekilde telefonlardaki elektronik posta ve kısa mesajlar okunabilirken, cihazların GPS sistemiyle mekan tespitinin yapıldığı da belirtildi. Uygulama ayrıca “Whatsapp” ve “Viber” gibi uygulamalardaki mesaj geçmişini de görüntüleyebiliyor. “Remote Control Systems” (Uzaktan Kumanda Sistemleri) adı verilen sistem ile Android ve iOS’un da içinde bulunduğu birçok mobil işletim sistemine sızıldığını belirten Kaspersky araştırmacısı Sergey Golovanov, Windows ve Mac yüklü bilgisayarlara da, girilebildiğini açıkladı.

FOTOĞRAFINIZI DA ÇEKİYORLAR
Golovanov, “İşlem için ‘Infector’ adı verilen virüsleme sistemi önce hedef bilgisayara yükleniyor. Ardından bilgisayarda bulunan mikrofon ve kamera kullanılarak kişinin resimleri çekiliyor” dedi. Telefonlarda ise, kullanıcıların şüphesini çekmemek için uygulama yalnızca kablosuz internete bağlıyken çalışıyor.

KRAL’IN HEDEFİNDE ŞİİLER VAR
“Citizen Lab” araştırmacıları da, Suudi Arabistan’daki “Qatif Today” gazetesinin mobil uygulamasında, kullanıcıların bilgilerini paylaşan kodlama sistemine rastladı. Araştırmacılar bu uygulama ile Suudi Arabistan hükümetinin çoğunluğu Şii olan Katif bölgesindeki vatandaşlarını izlediğini düşünüyor. Kaspersky’ye göre programı en çok kullanan ülkeler arasında ABD, Kazakistan, Ekvador ve İngiltere yer alıyor.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25522982/# Erişim tarihi: 26 Haziran 2014


NSA’e karşı Rusya’da devletin tüm bilgisayarları ARM işlemci ve Linux işletim sistemli olacak…

Haziran 26, 2014
Rusya Federasyonu, resmi dairelerdeki tüm bilgisayarları yeniliyor. Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın Almanya şansölyesi de dahil olmak üzere dünya genelinde pek çok kişinin telefonlarını dinlemesi ve elektronik servislerden veri toplamasının anlaşılmasıyla birbiri ardına patlak veren skandallar silsilesi, dünya genelinde güvenlik endişelerini en üst düzeye çıkarmıştı.
 
Hemen her alanda iç kaynaklarını kullanmak, dışa bağımlılığı mümkün olduğu kadar azaltmak isteyen Rusya, arka kapı barındırdıkları ve Amerikan İstihbarat Servisleri’ne bilgi aktardıklarına dair çeşitli komplo teorileri ve iddiaların olduğu AMD ve Intel işlemcilerle ilişiğini kesmeye hazırlanıyor. Bu karar çerçevesinde, bizzat Rusya tarafından geliştirilen ARM Cortex-A57 tabanlı yeni nesil “Baykal” işlemcisinin önümüzdeki yıl ile birlikte devlete ait tüm bilgisayarlarda kullanılması bekleniyor. 8 çekirdekli olan ve 2GHz hızında çalışan 64-bit işlemcinin ilk etapta iki versiyonu olacak, 2016’da 16 çekirdekli daha güçlü bir versiyonu da kullanıma sunulacak.
 
Yeni işlemciye bağlı olarak tüm bilgisayarların Linux işletim sistemine geçirileceği Rusya’da, yeniden dönüşüm çerçevesinde 500 milyon değerinde 700.000 yeni PC ve 800 milyon dolarlık yatırım ile 300.000 sunucunun satın alınacağı, Amerikan şirketleri için oluşacak toplam kaybın 5 milyon sistem ve buna denk gelen 3.5 milyar dolarlık bir bütçe olacağı ifade ediliyor.
Kaynak: http://www.donanimhaber.com/islemci/haberleri/Rusyada-devletin-tum-bilgisayarlari-ARM-islemci-ve-Linux-isletim-sistemli-olacak.htm

 


XIX. Türkiye’de İnternet Konferansı: 26-29 Kasım 2014

Haziran 24, 2014

İnternet Konferansı 19.yılında…INETD – Internet Teknolojileri Derneği tarafından bu yıl 19.su düzenlenen Konferans 26-29 Kasım 2014 tarihinde Yaşar Üniversitesi’nin ev sahipliğinde İzmir’de gerçekleşecek.

Türkiye’de Internet ile ilgili grupları biraraya getirerek İnternet’i tüm boyutlarıyla tanıtmak, gelistirmek, tartışmak, İnternet teknolojileri aracılığı ile toplumsal verimliliği artırmak ve toplumun dikkatini olabildiğince bu yöne çekmek amaçlarıyla, 1995’den beri her yıl yapılan, ulusal boyutta bir konferans düzenlenmistir. Konferansa bildiri sunma, eğitim semineri verme ve tartışma grubu/açık oturum düzenleme şeklinde aktif katılım davet edilmektedir. Konferans kayıt olan dinleyicilere açıktır ve ücretsizdir.

Bu yıl “Mobil Yaşam”, ” Bilgi Toplumu ve Bilgi Ekonomisi”, “Sosyal Ağlar”, “Yeni Medya”, “Siber Güvenlik “, ” Biresyel Güvenlik ve Mahremiyet”, “İnternet ve Demokrasi”, “İnternet Yasakları “, “Fatih Projesi”, “Fikri Haklar ” “Medya/Bilgi Okuryazarlığı” konuları öne çıkacaktır. Türkiye İnternetinin temel ve güncel konularını kapsayan panel ve oturumlar yapılacaktır. İnternet Başarı öykülerini anlatan oturumlar da planlanmaktadır. Bilgi Toplumu, İnternet ve Güncel sorunların tartışılacağı oturumlar ve geniş toplum kesimlerine hitab edecek seminerler planlanmaktadır.

Konferansın Ana Konuları

    Internet, Demokrasi, Katılım ve Saydamlık

    Mobil Yaşam, Mobil Ağlar, Teknolojiler ve Uygulamalar

    Bilgi Ekonomisi ve Bilgi Toplumu

    Siber Güvenlik

    Bireysel Güvenlik ve Mahremiyet

    Sosyal Ağlar: Analiz ve Tolumsal Etkileri

    Sosyal Ağlar ve İş Dünyası

    Sosyal Ağlar ve Eğitim

    Yeni Medya

    Gizlilik, Bireysel Haklar ve Kişisel Veriler

    Fikri haklar, Sayısal Ürünlerin Paylaşımı

    İnternet Yönetişimi ve STK’lar

    Türkiye’nin Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı

    E-devlet, Kamu Ağları ve Etkin Devlet: Türkiye Deneyimleri

    Wiki, RSS, Mushup ve Birlikte Çalışma Ortamları

    İnternet’in yasal boyutları

    İnternet Yasakları, Sansür ve zararlı içerik

    İnternet ve Medikal Bilişim

    E-eğitim, Eğitim Teknolojileri, Fatih Projesi

    E-Tarım, e-Çevre, e-Ulaşım

    E-kültür, Sayısal Bölünme, KİEM ve İnternet Evleri

    Bilgi/Medya Okuryazarlığı, sayısal bölünme yelpazesi

    E-is, M-iş ve Yeni Ekonomi

    Yeni Nesil Internet: internet2, Ipv6, Gelecek İnternet

    Telekomda Serbestleşme, Düzenleyici Yapılar

    Çocuklar için Güvenli İnternet

    Elektronik Yayıncılık ve Basın

    E-kütüphanecilik, Enformasyon kaynakları, İndeksleme ve Tarama

    Özgür Yazılım, Açık Kaynak, e-devlet ve e-türkiye

    Açık Veri, Açık Devlet

    Araştırma ve İnovasyon Ağları, 7. Çerceve ve Teknoparklar

    İnternet’te Güvenlik; Virus, Spam, Bireysel Savunma

    Yeni Internet teknolojileri, Grid ve Bulut Hesaplama

    Elektronik İmza

    İnternet ve Sanat

    İnternet’te Türkce kullanımı ve İçerik

    Dünyada ve Türkiye’de İnternet altyapısı

    Web 2.0, Web 3.0 ve Nesnelerin İnterneti

    Semantic Web

    Hesaplama ve Tarama Motorları

    Çocuklar için Güvenli İnternet

    İnternet ve Reklamcılık

    Arttırılmış Gerçeklik (Augmented Reality)

    Digital Activisim

    IPTV ve VoIP

    Özgür Web Teknolojileri

    Siber Kültür

    Nefret Söylemi

    Oyun

Konferans dili Türkce’dir. Bununla birlikte, ayrı bir oturumda sunulmak üzere Ingilizce bildiri başvuruları da kabul edilecektir. Başvuruları, tam metin bildirileri, seminer ve çalışma grubu önerilerini aşağıda tanımlanan şekilde 15 Ekim 2014’e kadar iletiniz.

Tüm başvuruların elektronik yapılması gerekir. Tam metni basvuru sırasında webten sunuyorsunuz. Başvuruyu daha sonra düzeltmek mümkündür. Ama, en azından genişletilmiş özetle başlayın.
http://openconf.inet-tr.org.tr/
Tüm başvuru sahiplerinin
http://inet-tr.org.tr/inetconf19/yazar.html
sayfasını okumlarını bekliyoruz.

Klasik bildiri: Bilimsel yazım kuralları çercevesinde yazılmış geniş özet ya da tam bildiri metni, en fazla sekiz A4 sayfa. Birinci sayfada kimlik bilgisi (yazar adı, çalıştığı kuruluş, telefon, faks ve elektronik posta adresleri) bulunmalıdır. Metnin düzenlemeye ve İnternet üzerinde konmaya uygun elektronik kopyası, pdf, html, doc, odt, TeX dosyaları tercih edilir. Bildiriler inetOrnek.{pdf,doc,odt} dosyası  formatına uygun olmalıdır

Elektronik bildiri: Herhangi bir İnternet yazılım aracı ile okunabilecek, gösterilebilecek ya da dinlenebilecek çokluortam bildiri. Sınırsız form ve boyut. Başında kimlik bilgisi.

Eğitim semineri önerisi: Başlık, süre, azami katılımcı sayısı, anlatılacak konuların azami bir A4 sayfasına sığacak tanımı, eğitimin verilme şekli, donanım ve yazılım gereksinimleri, önerenin kimlik bilgisi.

Tartışma grubu/açık oturum önerisi: Başlık, süre, beklenen katılımcı sayısı, tartışılacak konuların tanımı, önerenin kimlik bilgisi.

Tüm bildiriler ve sahiplerinin izni varsa eğitim seminerleri notları elektronik ortamda sunulacaktır.


International ThinkTwice Conference 2014 will be held in İstanbul August 30-31…

Haziran 23, 2014

CALL FOR SUBMISSIONS

ThinkTwice is a conference where academia, NGOs and Pirate Parties meet to exchange ideas.

Creativity: copyrights, patents, collaboration, citizen journalism, media, DRM, open access, FOI, public licensing, policy reform, education, etc…

Human Rights: security, data protection, surveillance, FOI, basic income, emigration, voting rights, drones, non-proliferation, dual use technology, encryption, anonymity, transparency, net neutrality, open data, egovernment, society, whistle blowing, political science, etc…

Activism|Hacktivism: Future, innovation, liquid democracy, transhumanism, cyborgs, startups, vision, 3d-printing, crowdsourcing, big data, participation, pirate parties, artificial intelligence, globalization, space travel, social networks, freemanning, freehammond, hacktivism, activism, civil disobedience, hacker culture, cyberpunk, cypherpunk, wikileaks, surveillance, digital activism, etc…

Terms and conditions of paper submission

  • Title and abstract of the proposed session should be entered into the conference website at http://thinktwice2.pp-international.net by [July 18, 2014] (please create an account first in order to see the submission form).
  • The submissions are accepted in English language only
  • In case of the acceptance of the submission, the session material and eventual audio and video recordings will be published with a CC-BY 4.0 license
  • In case of any financial support, the name of the organization or institute should be reflected in the abstract. Evidently, submission and publication of such papers are subjected to letter of consent from the respective organization or institute to Pirate Parties International.

Key milestones:

●       Call for Submissions for topics within the scope of the ThinkTwice2 Conference: June 10th 2014

●       Deadline for handing in submissions,  July 18th 2014

●       Speaker notifications by August 8th 2014

●       Final version due on August 15th 2014

●       Conference: 30-31 August 2014

CONFERENCE LOCATION

Istanbul Commerce University

Sütlüce Campus

Address: Sütlüce District, Imrahor Street No: 90, Beyoglu 34445, Istanbul TURKIYE

Phone: 444 0 413

 


İnternet ortamında yenibir tehdit: Netclean yazılımı

Haziran 20, 2014

“Güvenli” İnternet Sansüre Yol Açabilir

Türkiye gibi demokratik yönetişim girişimlerine en çok dijital kelepçe vuran ülkelerde “daha güvenli internet” programları hürriyetleri ve hakları tırpanlamaya yarıyor.

WikiLeaks Özgürlük Yanılsamasına Karşı Gözlerimizi Nasıl Açtı?

Haziran 20, 2014

Yazan Slavoj Žižek

WikiLeaks imkânsız bir rüyanın peşinde mi? Kesinlikle değil ve bunun kanıtı da dünyanın onların ifşalarının ardından zaten değişmiş olduğudur.

Çoğumuz gün boyu temiz havayı ciğerlerimize çekmek için gezintiye çıkmak isteriz. Bunu yapamayanlar için iyi bir sebep olmalı – belki onlara engel olan bir işleri vardır (madenciler, denizaltı personelleri) ya da maruz kalınmasının ölümcül bir tehlike yarattığı ilginç bir hastalıkları.

Bugün, 19 Haziran, Julian Assange’ın bu haktan mahrum bırakılışının ikinci yılını mimliyor: Assange, temelli olarak Londra’daki Ekvador elçiliği binasına hapsedildi. Apartmandan çıkacak olursa, anında tutuklanacak. Assange bunu hak edecek ne yaptı? Bir bakıma, otoriteler anlaşılabilir: Assange ve ispiyoncu meslektaşları sık sık vatan haini olmakla suçlanırlar, fakat (otoritelerin gözlerinde) bundan daha da kötüsüdürler.

Assange kendine “halkın casusu” adını verdi. “Halk için casusluk” basit bir ihanet değildir (ki bunun dışında düşmana sırlarımızı satan bir çifte ajan anlamına gelir); çok daha radikal bir şeydir bu. Amacı sırları kamuya açmak olduğundan, casusluğun ana ilkesini, gizlilik ilkesinin altını oyar. WikiLeaks’e yardım eden insanlar artık, özel şirketlerin (bankalar, tütün ve benzin şirketleri) illegal eylemlerini kamu otoritelerine ifşa eden ispiyoncular değildir; onlar bu kamu otoritelerinin kendisini daha geniş bir kamuya ifşa ederler.

WikiLeaks’ten gerçekten hiçbir şey öğrenemedik, bunun doğru olacağına ihtimal de vermedik – fakat genelin bilmesiyle ötekinin somut datalar elde etmesi aynı şeydir. Bu biraz birinin cinsel partnerinin oynaştığını bilmek gibidir. Bunun soyut bilgisi kabul edilebilir, fakat biri buğulu detayları öğrendiğine, ne yaptıklarının resmini gördüğünde acı ortaya çıkar.

Bu tür gerçeklerle karşı karşıya kaldığında, her dürüst ABD vatandaşının derin biçimde utanması gerekmez mi? Şimdiye kadar, sadece vatandaşın davranışı ikiyüzlü bir inkâr oldu: gizli failler tarafından yapılan bu kirli işleri görmezden gelmeyi tercih ettik. Bundan böyle, bilmiyormuş gibi yapamayız.

WikiLeaks’i Amerikan karşıtı bir fenomen olarak görmek yeterli değildir. Çin ve Rusya gibi devletler ABD’den çok daha baskıcıdır. Bir Çin mahkemesinde Chelsea Manning gibi birine neler olacağını düşünün. Her hâlükârda hiçbir açık duruşma olmayacaktır; Manning kaybolacaktır.

ABD mahkûmlara vahşice muamele etmez – teknolojik üstünlüğünden ötürü, sadece açıktan vahşi bir yaklaşıma ihtiyacı yoktur (ki bu ihtiyaçtan daha çok uygulanmaya hazırdır). Fakat bu, ABD’nin özgürlüğümüz için Çin’den daha büyük bir tehdit olmasının sebebidir: kontrol araçları böyle idrak edilmez, ancak Çin vahşeti açıkça gösterilir.

Çin gibi bir ülkede özgürlüğün kısıtlanması hiçbir illüzyon olmaksızın herkes için bellidir. Ancak ABD’de, biçimsel özgürlükler garanti altındadır, bu yüzden bireylerin çoğu yaşamlarını özgür yaşarlar ve devlet mekanizmaları tarafından ne ölçüde kontrol edildiklerini bile fark etmezler. İspiyoncular baskıcı rejimleri açıkça ifşa etme yoluyla malumu ortaya koymaktan daha çok önemli bir şey yaparlar: özgür olarak yaşadığımız bir durumun altında yatan özgür olmama halini kamuya sunarlar.

2002 Mayısına dönersek, New York Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının ilkel sinyalleri farenin beynine doğrudan aktarabilen  – bilim insanlarının uzaktan kumanda gibi bir direksiyon mekanizması vasıtasıyla farenin hareketlerini kontrol etmesine imkân tanıyan-   bir bilgisayar çipini taktıkları haberi olmuştu. İlk kez, yaşayan bir hayvanın özgür arzuları dış bir makine tarafından ele alınmış oldu.

Etkin bir şekilde dışarıdan karar verilen hareketlerini talihsiz fare nasıl deneyimledi? Hareketlerinin yönlendirildiğinin tamamen habersiz miydi? Belki de Çin vatandaşları ile bizim, Batılı, liberal ülkelerin özgür vatandaşlarının arasındaki fark burada yatmaktadır: biz aptal fareler hareketlerimizin nasıl izlendiğinden bihaber etrafta dolanırken, Çinli insan-fareler en azından kontrol edildiğinin farkındalar.

WikiLeaks imkânsız bir rüyanın peşinde mi? Kesinlikle değil ve bunun kanıtı da dünyanın onların ifşalarının ardından zaten değişmiş olduğudur.

ABD’nin ve diğer büyük güçlerin yasadışı etkinlikleri hakkında yalnızca biz çok şey öğrenmedik. WikiLeaks’in ifşaları yalnızca gizli servisleri savunmaya geçirmedi ve onları kontrol etmek için mevzuat hükümleri çıkarmadı. WikiLeaks bundan daha fazlasını başardı: milyonlarca sıradan insan yaşadıkları toplumun farkına varmış oldu. Bundan sonra bizim sessizce sorun olarak görmeden tahammül ettiğimiz şeyler sorun haline geldi.

Bu yüzden Assange çok fazla zarara sebep olmakla suçlandı. Ancak WikiLeaks’in yaptığında hiç şiddet yok. Çizgi filmlerdeki klasik sahneyi hepimiz biliriz: karakter uçuruma varmıştır, fakat ayaklarının altında zemin olmadığını görmezden gelerek koşmaya devam etmektedir; yalnızca aşağı baktıklarında ve uçurumun farkına vardıklarında düşerler. WikiLeaks’in yaptığı da yalnızca iktidardakilere aşağı bakmayı hatırlatmasıdır.

Medya tarafından beyni yıkanan çok sayıdaki insanın WikiLeaks’in ifşalarına yönelik tepkisi Altman’ın filmi Nasville’in sonundaki şarkının hatırda kalan dizeleriyle en iyi biçimde özetlenebilir: Özgür olmadığımı söylüyorsun, ama bu beni tedirgin etmiyor.” WikiLeaks de bizi tedirgin etmiyor. Ve maalesef, birçok insan bundan hoşlanmıyor. (SZ/HK)

*  Çeviren: Can Semercioğlu

Özgün  Kaynak: The Guardian 

Kaynak: http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/156601-wikileaks-ozgurluk-yanilsamasina-karsi-gozlerimizi-nasil-acti Er,işim: 20 Haziran 2014


Türkiye’de VPN Yavaşlatma Başlamış Gözüküyor, Sıradan VPN’ler Kaplumbağa Hızında Çalışıyor

Haziran 19, 2014

Yazan Kozan Demircan

Türkiye’de internet için kara bulutlar etrafta; bir yandan engellenen site ve URL’ler, diğer yandan fiber yatırım yapılmasının engellenmesi ve şimdi de VPN konusundaki yavaşlatmalar… Evet bu saç ayağının bir bacağı, VPN yavaşlatma… Türkiye’deki sabit şebekeler üzerinden yaptığımız testlerde OpenVPN bağlantılarında UDP port 1194’te % 75’e kadar yavaşlatma tespit ettik. TCP 443 HTTPS portu ise % 50’ye kadar yavaşlatılıyor.

Gerçi bu dünyada başka amaçlarla da yapılıyor; örneğin, “SSL ve şu IP’lere gelen trafiği, oturum başına 1 MB ile ve aylık toplamda 100 MB ile sınırla” şeklindeki tanımlamalar, dünyada rekabet ya da adil kullanım türü uygulamalarda da var.

Ama yaptığımız testler Türkiye’deki durumda, bunların dışında yani interneti engelleme, vazgeçirme şeklinde bir uygulamaya işaret ediyor gibi. Çünkü yukarıda da bahsettiğimiz gibi, 443 SSL portuna gelenler, “kullanıcı deneyimi ile terbiye edilmiş” hale geliyor ve VPN’leri terketmeye başlıyor.

Yaptığımız çeşitli testlere göre, tam tünel özelliği olan VPN’ler yavaşlatmadan etkilenmiyor. Kullanıcıların internette VPN ile maksimum hız alması için UDP portunu değiştirmesi ve lokal port olarak rastgele bir numara seçmesi gerekiyor. Buna ek olarak, VPN’i Stunnel gibi bir SSL katmanına veya SSH katmanına sarmak gerekiyor. Tam tünel VPN hizmetleri bu ayarları hazır olarak sunuyor ve kullanıcının alternatif portlarla bağlanmasına izin veriyor.

Sansürü aşmak

Artık çoğumuzun öğrendiği üzere, VPN hizmetleri internet bağlantısını şifreleyerek, başkaları tarafından gözetlemeyi ve daha da önemlisi sansürü önlüyor. Ancak, OpenVPN’de kullanılan SSL şifreleme yöntemi, HTTPS güvenli internet sayfalarında kullanılan standart SSL şifrelemeden biraz farklı. Bu yüzden telekom hizmeti veren şirketler kullanıcının OpenVPN kullandığını anlayabiliyor.

Yaptığımız testlerde port ayarlarını ve kullandığımız VPN hizmetini tek tek değiştirerek, standart VPN bağlantısı ile tam tünel VPN seçeneklerini test ettik. Tam tünel VPN’ler UDP 1194 portu üzerinden VPN yavaşlatmasını kısmen aşmamızı sağladı ama bu yeterli değildi. Ancak lokal portu ve UDP portunu değiştirdikten sonra yavaşlatmayı tümüyle aşarak, çıplak internet bağlantısından bile daha yüksek hızlara eriştik.

Bunun sebebi Türkiye’de URL tabanlı engelleme yapmak için interneti gözetleme ve sansürleme sistemlerinin kurulmuş olması. Bu sistemler interneti zaten yavaşlatıyor. Üstüne bir de VPN yavaşlatma eklenince, internetin yoğun kullanıldığı akşam saatlerinde OpenVPN bağlantısı 520 Kbps’ye kadar düşüyor! Tahmin edebileceğiniz gibi bu da Youtube videolarını izleminizi engelliyor.

Aşağıda, sıradan VPN, OpenVPN ve Tam Tünel VPN testlerden birer örnek göreceksiniz.


Sıradan VPN

Open VPN Testi

Tam Tünel VPN Testi

VPN yavaşlatma yukarıda da not ettiğimiz gibi ABD’deki telekom operatörleri tarafından da kullanılıyor. Bu yavaşlatma özellikle Hulu ve Netflix gibi İnternet TV (IPTV) hizmetlere yurt dışından ABD’nin IP adresleriyle bağlanmak için VPN kullananları engellemek üzere yapılıyor. Amaç, bir filmin TV’de gösterime girmediği ülkelerde VPN kullanan kişilerin sanki Amerika’da oturuyormuş gibi film izlemesini engellemek.

Neden engelleme değil de yavaşlatma?

Güzel soru; biliyorsunuz tam engelleme ile birlikte hem yurtiçinden, hem de yurtdışından sesler yükseliyor. Ama zaten yıllardan beri kendilerine verilen internet hızlarını sorgulamayan, ses çıkarmayan, her zorluğa katlanan internet kullanıcıları, bu tür bir durumda çok ses çıkarmayacaktır diye düşünülüyor sanırız.

Diğer yandan Anayasa Mahkemesi (AYM) Türkiye’de platform erişimini yasaklamanın, yani bir hizmete erişimi tümüyle engellemenin yasa dışı olduğuna karar verdi. Anayasa Mahkemesi bu konudaki bireysel başvuruları değerlendirerek Twitter ve Youtube engellemelerini bu şekilde yorumlayarak kaldırdı.

Kısacası VPN engelleme yapılırsa, Türk Vatandaşları bunu “AYM kararlarına aykırı olduğu” gerekçesiyle bireysel başvuru üzerinden AYM’ye taşıyabilirler (nitekim 2 akademisyen Twitter ve YouTube için başvurmuşlardı). AYM özellikle mahkeme kararlarının uygulanmadığı durumlarda, bireysel başvuru için iç hukuk yollarının tüketilmesini beklemeye gerek olmadığına hükmetti.

Tabi bir de işin kurumsal yönü var; VPN hizmetleri Türkiye’deki bankaların ortakları olan yabancı bankalar gibi uluslararası sermaye ve şirketler tarafından kullanılıyor. Bütün VPN hizmetlerinin IP adreslerinin engellenmesi, yabancı sermayenin Türkiye’den kaçmasına yol açabilir (kaldı ki vatandaşın kullandığı bazı VPN hizmetlerine ait web sitelerinin erişime engellendiğini görüyoruz. VPN sunucularının IP adreslerini engellemeseler bile sitelere erişimi engelleyerek vatandaşa mani olmaya çalışıyorlar).

Ama zaten kurumsal firmalar, en büyükler kendi özel VPN hizmetlerini kullanıyor, OpenVPN kullanmıyor. Bu nedenle sıradan kullanıcıların en çok rağbet ettiği açık kaynak OpenVPN hizmetini yavaşlatmak kurumsal kullanıcıları zora sokmuyor. Küçük ölçekli işletmeler ise tam tünel VPN ayarlarıyla bu engeli zaten aşıyorlar.

Olan vatandaşa (bireysel kullanıcılara) oluyor ki, sansürün amacı zaten haberin bilinçli insanlara değil, öncelikle bilmeyen geniş kitleye ulaşmasını engellemek diye düşünüyoruz.

Son olarak, tüm VPN hizmetlerini engellemek devlet daireleri ve bankaların da çalışamaz hale gelmesi anlamına gelir. VPN hizmetleri banka şubelerinin iletişiminde kullanılıyor. Güvenli internet erişimi internet bankacılığında kullanılıyor. Aynı şey devlet daireleri için de geçerli.

TCP portunun daha az yavaşlatılmasının bir sebebi de bu portun aynı zamanda standart HTTPS trafiği için kullanılması. Zaten meşgul olan bu portun bağlantısı yavaş, üstüne maksimum yavaşlatma uygulansa internet bankacılığı gibi hizmetler aşırı yavaşlayarak zora girerdi.

Tam tünel VPN nedir?

Tam tünel VPN (full tunnel VPN), VPN bağlantısının kendisini de şifreleyen bir VPN hizmetidir. Kullanıcılar VPN ile internet bağlantılarını şifreliyor. Tam tünel VPN ise hem kullanıcının DNS sorgularını, yani internet adresi sorgularını şifreliyor hem de VPN bağlantısını şifreleyerek, sansürcü sistemin kullanıcının VPN ile bağlandığını görmesini engelliyor.

Bunun için SSH veya SSL şifreleme katmanları kullanılıyor. Örneğin, Stunnel programı ile şifrelenen bir OpenVPN bağlantısı Çin’deki Büyük Güvenlik Seddi’ni bile yavaşlasa da aşıyor. Piyasada bu hizmetleri veren gelişmiş VPN firmaları var. Hem UDP ve TCP bağlantısı için çok sayıda farklı port kullanmanızı sağlıyorlar hem de VPN’i şifreleyerek sizi koruyorlar. Kullanıcılara bu tür VPN hizmetlerini tercih etmelerini veya yurt dışından sunucu kiralayarak kendi ayarlarını yapmalarını öneriyoruz.

Ayrıca, Türkiye’de DNS sunucuları sürekli olarak “araya giren adam” saldırısı düzenleyerek vatandaşın yurt dışındaki özgür DNS sucularını kullanmasını engelliyor. Buna DNS gaspı (DNS hijacking) diyoruz. Şansımıza tam tünel VPN kullanmadan bile bu engeli aşmanın bir yolu var:

DNScrypt proxy yazılımını bilgisayara kurarak DNS sorgularınızı da VPN gibi şifreleyebilir ve böylece telekom şirketine ait DNS sunucularının sizi gözetlemek için araya girmesini engelleyerek güvenli internet kullanabilirsiniz (Windows için sınırlı özelliklere sahip bir istemci seçeneği de mevcut). VPN’e alternatif olarak TOR web tarayıcısını kullanabilirsiniz. TOR’u tam tünel VPN üzerinden kullanarak kendinizi daha iyi koruyabilirsiniz.

Kaynak: http://www.turk-internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=47253


Turkish government to acquire a tool to censor social media?

Haziran 19, 2014

Turkish media reports that the government intends to buy NetClean
software to remove unwanted material from Twitter. The negotiations are
said to be ongoing with an exorbitant price tag of 40 million euros.

NetClean is a Swedish software company that specializes in providing
“intelligence solutions to block, detect and analyse digital media”. The
Turkish government claims that the reason for planning the acquisition
enabling censoring Twitter is to fight child porn. The website of
NetClean also specifies that the overall goal of their products is
“furthering the fight against child sexual abuse content”. However,
considering the recent occurrences related to social media blocking and
censorship in Turkey, it seems obvious there are other reasons behind
it. A simple web search with words “Twitter ban Turkey” results a list
of links that reveal numerous potential reasons why the Turkish
government would be eager to censor social media in the country, and the
absence of links pointing to any reason related to child pornography is
self-evident.

In Turkey mass media are widely considered to be directly or indirectly
under the control of the government or entities which are dependent on
government contracts. Twitter has become an important tool for freedom
of expression in the country. It was one of the most important sources
of reliable news during the Taksim Gezi uprising in June 2013. At the
beginning of 2014 recordings alleging corruption of Prime Minister Recep
Tayyip Erdogan and some of the members of his cabinet were posted to
Twitter, and the government responded by blocking the social media
platform in Turkey. The ban was lifted after the ruling on 2 April 2014
by the Constitutional Court.

Censorship for child pornography being prepared (10.06.2014)
http://www.taraf.com.tr/haber-sansure-cocuk-pornosu-kilifi-hazirlaniyor-156496/

Twitter “net cleaning” begins (30.05.2014)
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2014/05/30/twitterda-net-temizlik-basliyor

NetClean
https://www.netclean.com/

(Contribution by Melih Kirlidog, EDRi member Alternatif Bilisim, Turkey)

Source: http://edri.org/edri-gram/edri-gram-12-12-18-june-2014