Derya Güçdemir, Hacettepe Üniversitesi KLM Programı Yüksek Lisans Öğrencisi
“Post truth” siyasete hoş geldiniz![1]
“Post truth” kelimesi Oxford Dictionaries tarafından yılın kelimesi seçildi. Kelimenin seçilmesinin nedeni 2015 yılından itibaren kelimenin kullanımındaki yüzde 2.000 artış. Sözlüğün tanımladığı şekilde kelime Donald Trump’ın Twitter biyografisi olabilir:[2] Kamuoyunu belirlemede objektif doğruların, duygulardan ve kişisel inançlardan daha az etkili ve çekici olduğu durumlarla ilgili olarak kullanılmaktadır (Wang). Kelimenin kullanımına duyulan ihtiyaç aslında yaşadığımız dünyanın değerler bütünü hakkında fikir vermektedir. Bu durumu U.S. Dictionaries başkanı Katherine Martin “kültürümüz ve kelimelerimiz arasındaki karşılıklı etkileşimi belirtecek kelimeler seçiyoruz, belirli bir yıl için seçilen kelime o yılın ethosunu, modunu ya da zihinsel meşguliyetlerini yakalayabilmesi ve kültürel değerin bir ifadesi olarak kalıcı bir potansiyele sahip olması anlamına gelmektedir” şeklinde açıklamaktadır (a.g.e). Kelimedeki “post” eki “sonradan olan” anlamında değil, “truth” kavramının artık önemsizleştiğini ve gereksizleştiğini vurgulamak için kullanıyor (Teyit.org). Yani artık “post truth” denildiğinde, “doğruların, hakikatlerin, olguların önemini yitirdiği bir dönemden” bahsedilmektedir (a.g.e). Bu durumda, önemli olan “gerçek” olarak doğrulanan bilgi değil, bireylere “gerçek” hissettiren olgulardır.
Post truth siyaset, siyasetçilerin anlatılarını sahte (fake) olgular üzerinden kurması, iddialarını doğru hissettiren ama temeli olmayan olgulara dayandırarak kitleleriyle iletişime geçmesi olarak düşünülebilir. Bu siyasetin, kandırılan ve arkada bırakılanların sesi olan Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump ile birlikte anılması şaşırtıcı değildir, çünkü insanlar ne yapıldığını, ne söylendiğini unutabilir ama kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar (Zeynalov). Kendisini güçlü ve harika hissettirilen seçmen, siyasetçilerin doğruyu söyleyip söylemediği ya da yasalara saygı duyup duymadıklarını önemserler mi (a.g.e)? Post truth siyaseti, siyasetçilerin duygulara hitap edebilme başarısının yanında, seçmenlerin karar verme ve muhakeme yoksunluğuyla da beraber düşünülmelidir.
Post truth hakkındaki tartışmaların diğer bir boyutu kavramın yanıltıcı olduğuna dikkat çekmektedir. Post-truth “doğruluk ötesi” siyaset, siyasetin “doğru”, “hakikat” olduğu bir zaman olduğuna ama şimdi o zamanın geride kaldığına işaret ediyor gibidir (Clark). Durum aslında pek de bu şekilde değildir, bugün post-truth siyaset yapıldığını eleştiren ana akım medya kurumları, yeni medya ortamları yokken kendileri “fake” haberler ile kamuoyu üretiyorlardı. Örneğin, Amerika’nın Irak’a girmesini, NATO’nun insani yardım amaçlı Yugoslavya’yı bombalamasını meşrulaştıran, kamuoyunu bunun gerekli olduğuna inandıran sebepler sahte bir şekilde üretildi ve insanlar inandı (a.g.e). Yani siyasetin eylemlerini meşrulaştıran sahte haberler üretilmesi ve insanların duygularının kullanılması yeni bir gerçeklik olarak değerlendirilmemektedir.
Fakat her yeni iletişim aracıyla iletişim kurmanın boyutu ve kapsamı da değişmektedir. Yeni medya ortamları ve özellikle sosyal medya düşünüldüğünde, sahte haberlerin daha çok bireye daha kısa bir sürede yayılması ana akım medyaya göre çok daha kolaydır. Bu ortamlar, aynı zamanda kullanıcılarına kendi hikâyelerini, haberlerini anlatabilmelerini ve içerik üretebilmelerini sağlayan yeni sosyallikler sağlamaktadır, böylece bireylerin içeriği doğrulanmamış haberleri dolaşıma girebilmektedir. Yani sosyal medyanın, yayılım (dissemination) ve güçlendirme (reinforcement) özelliklerinin daha etkili olmasından dolayı, Facebook’ta yürütülen post truth siyasetin ve sahte haberlerin Trump’ın seçilmesinde etkili olduğu düşünülebilir. Özellikle, yeni medya okuryazarlığının ve demokratik hakların ve özgürlüklerin gelişmemiş olduğu yerlerde, sosyal medya platformlarının birincil haber kaynağı şeklinde kullanıldığı göz önüne alındığında, bireylerin Facebook sayfalarında ve newsfeed (haber akışı) kısmında gördükleri haberlere inanmalarında ve oy verme pratiklerinde etkili olduğu söylenebilir.
Donald Trump’ın seçim anketlerinde daha önde olduğu, Trump’ın öldüğü, Hilary Clinton’ın dış işleri bakanıyken gizli bir mail sunucusu kullandığı ve kendisine dava açıldığı, eğer Trump seçimleri kazanırsa Obama’nın ülkeden gideceği, Obama’nın Clinton’ı Twitter’da takip etmeyi bıraktığı, Clinton’ı soruşturan FBI ajanının şüpheli bir şekilde öldüğü yönünde çeşitli haberler üretilmiştir (Borchers). Bu haberlerin amacı karşıdaki kişiyi itibarsızlaştırmaktır.
Bir adayı itibarsızlaştırmaya ve karalamaya çalışan bu haberler, diğer adayın temsilini öne çıkarmakta ve yüzergezer seçmenin yani kime oy vereceğine karar veremeyen ve seçimlerde farklı reflekslerle oy veren kararsız seçmen kitlesinin önde giden etkisiyle temsili güçlü ve güvenilir imgelerle öne çıkmış adaya oy vermesine sebep olmaktadır. Bu bağlamda, sahte haberler Facebook gibi sosyal paylaşım platformlarını bağlayıcı hale getirmektedir. Bu bağlayıcılık, sahte haberlerin dolaşıma girmesi ve platformun kullandığı algoritmaların yapısı üzerinden iki noktada tartışılabilir.
Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Facebook’taki sahte haberlerin seçimleri etkilediğini düşünmenin “çılgınca bir fikir” olduğunu, “kendilerinin bir medya kuruluşu değil, insanların birbiriyle iletişim kurup bilgi paylaşabileceği bir açık teknoloji platformu” olduğunu ve kişilerin Facebook’u suçlamasında “insanların seçim sonuçlarını anlamlandırma çabası yattığını” söylemektir (Kokalitcheva). Facebook’taki aldatmacaların ABD seçimlerini etkilemediğini, çünkü bu aldatmacaların her iki taraftan da geldiğini vurgulamaktadır (Forster). Facebook’taki paylaşımların bireylerin kararları üzerinde büyük ölçüde etkili olduğu söylenemese de, karar verme sürecini etkilediği Facebook’un kendi yaptığı araştırmalarda da ortaya konmuştur.[3] Facebook’un politik söylemdeki etkisi sadece sahte ve asılsız haberlerin dolaşıma sokulmasıyla ilgili değildir, bu etki kurumun algoritma seçimlerinde yer alan “eco chambers” (yankı odası) ve “bubbles” (baloncuk) ile de ilgilidir (Tüfekçi).
Bir algoritma en basit anlamıyla bir sorunu düzenleme şeklidir. Algoritmalar girdileri alıp sonuçlar üreten sınırlı ve düzenlenmiş adımlardır (Shadoan). Facebook’un kullandığı algoritmalar hangi bildirilerin daha üstte gösterileceğine ve hangilerinin gömülüp gösterilmeyeceğine karar vermektedir. Newsfeed kısmında gösterilmeyi tercih edilen gönderiler, kişinin etkileşime geçtiği sayfalarla, beğenilerle ve paylaşımlarla benzerlik eğilimi içindedir. Bir süre sonra bu durum kullanıcının, kendi beğenileri ve eğilimleri dışında kalan gönderileri görmemesine ve benzer severliğe (homophily) sebep olmaktadır. Bir filtre baloncuğunun (bubble) içinde olduğumuzu, beğenilerimizin kümeleştiğini ve bunu sadece Facebook’un değil, Google’ın, Youtube’un ve diğer büyük şirketlerin de yaptığı bilinmektedir. Fakat Eli Pariser’in Ted Talks’daki konuşmasında belirttiği gibi internetten önce okuyucular habere sadece gazeteler aracılığıyla eşik bekçilerinin filtresinden sonra ulaşabiliyorken, internet ile birlikte eşik bekçileri ortadan kalmış ve bireyler daha özgür ve daha demokratik kullanıcılar haline gelebilmiştir.[4] Fakat algoritmaların opak yapısı yüzünden Web, 1915’deki yıllara geri dönmektedir, çünkü tercihlerimizin sonucu olarak karşımıza çıkan gönderilerin nasıl gerçekleştiği ve hangi tercihlerimiz yüzünden o gönderi ile karşılaştığımızı bilemiyoruz. Yani bir anlamda “bir filtre baloncuğunun içinde kısılıp kaldık ve dünya görüşümüze karşı çıkacak ya da değiştirecek bilgiyle karşılaşmıyoruz” (Teyit.org).[5]
Facebook’taki sahte gönderilerin ve kullandıkları algoritmaların, seçimlerde bir etkisinin olmadığını belirten Zuckerberg, 19 Kasım 2016’da kendi Facebook hesabından bu konuda sorumluluk aldıklarını ve sahte içeriği daha kolay raporlama, daha güçlü denetim, “fact-checking” (doğruluğunu kontrol etme) sistemleri de dahil olmak üzere neler yapmayı planladıklarını anlatan bir yazı paylaştı.[6] Fakat Zuckerberg ve Facebook ekibinin önerdiği çözümlerin asıl sorunu anlamadığı düşünülmektedir. Çünkü sahte haberlerin, aldatmacaların ve yanlış bilginin nasıl yayıldığını, bunları kimin yarattığını ve kimlerin okuduğunu ve ne kadar etkisi olabileceğini ortaya çıkartabilecek veri ve bu veriye erişimin tam kontrolü sadece Facebook’tadır (Tüfekçi). Facebook dışındaki kimse bu bilgiye sahip değildir ve sorulduğunda şirketin içinden kimse bu bilgiyi paylaşmayacaktır (Oremus). Bu durumda, kişilerin karşılarına çıkan içeriğin sebebi ve nasıl gerçekleştiği şeffaf değildir ve temel sorun çözülmeden, duruma yönelik bir çözüm bulunulduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak, Facebook’un, ABD’de Trump’ın seçilmesinde sahte haberlerin dolaşıma girmesi ve yayılmasıyla etkili olduğu düşünülebilir ama tek sebep bu değildir. Facebook’un algoritmalarının nasıl çalıştığı da kişilerin seçimlerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Fakat bu söylemin daha çok yeni medya okuryazarlığı gelişmemiş, Facebook’ta karşılaştığı bir haberi nasıl teyit edebileceği bilgisine sahip olmayan veya teyit etme ihtiyacı duymayan, vereceği oy konusunda kendi düşünceleriyle değil farklı reflekslerle hareket eden yüzergezer seçmen için etkili olduğu düşünülmektedir.
Donald Trump, seçimleri kazanmasında Facebook ve Twitter’ın yardımcı olduğunu, sosyal medyadaki “gücünün” seçimlerde çok da para harcamadan etkili bir araç olduğunu söylemektedir (Parsons). O halde sosyal medyada pratik edilen bu güçlere ve onların mücadelelerine yenilmemek ve sosyal medyadaki davranışlarımızı anlamlandırabilmek için ne yapılmalı? Sosyal medya platformlarının mimarisi veya tasarımı belki de etik konusunu sorgulayacak şekilde geliştirilmelidir. Algoritmalar şeffaf olmalıdır. Böylece ilgilenen vatandaşlar kendisinin ve diğerlerinin medya davranışıyla neler olduğunu gerçekten anlayabilir, böylece bireylerde algı bozukluğu oluşmaz (Mozur ve Scott). Diğer bir deyişle, “algoritmaların içine kamusal yaşam anlayışı ve sivil sorumluluk kodlanmalıdır. Bu algoritmalar, filtrelerden neyin geçip geçemediğini belirleyen kuralları görebileceğimiz kadar şeffaf olmalıdır” (Pariser). Son olarak, “arzu ettiğimiz ağı oluşturmanın, arzu ettiğimiz geleceği oluşturmak” anlamına geldiğini unutmamalıyız (Teyit.org). Çünkü internetteki özgürlüklerimizi, gerçek hayattaki özgürlüklerimizden ayrı düşünmek, internette yaşadığımız sorunları da bütüncül bir bakış açısından yoksun bir şekilde sadece teknik sorunlar olarak algılamamıza sebep olacaktır.
Dipnotlar
[1]Mahir, Zeynalov . Trump, Erdogan And Post-Truth Politics.
[2]Vinay Menon. Why do we fall for fake news? Here’s the post-truth: Menon <https://www.thestar.com/entertainment/2016/11/18/why-do-we-fall-for-fake-news-heres-the-post-truth-menon.html>
[3] 2010 yılında, Facebook ile çalışan araştırmacılar, dönem ortası seçimlerinden hemen önce ABD’de 61 milyon kullanıcı üzerinde bir deney yaptılar. Bir gruba, sade bir kutunun içinde “git oy ver” mesajı gösterilirken diğer bir grup ise aynı mesajı küçük bir ek ile: “Oy verdim” butonuna tıklamış olan arkadaşlarının küçük resimleriyle gördü. Seçimden sonra grupları karşılaştırmak için kamusal oy kütüklerini kullanarak, araştırmacılar ikinci gönderinin yüz binlerce seçmen oluşturduğu sonucuna vardılar.
2012 yılında, Facebook’taki araştırmacılar bir deney için haber akışına yine gizlice düzenleme yaptılar: Bazı insanlara biraz daha pozitif gönderiler gösterilirken, diğerlerine biraz daha negatif gönderiler gösterildi. Daha iyimser gönderiler gösterilenler önemli ölçüde daha iyimser gönderiler paylaştı; daha kötümser gönderiler gösterilenler de daha kötümser gönderiler paylaştı. On yıllık diğer bir çalışma ise insanların akranlarından ve sosyal ağlarından etkilendiği konusunda hemfikirdir.
[4] Eli, Pariser: Beware Online “Filter Bubbles” <https://www.ted.com/talks/eli_pariser_beware_online_filter_bubbles>
[5] Facebook’taki algoritmaların nasıl çalıştığını anlayabilmek için 48 saat boyuncu gördüğü her şeyi beğenen bir kişinin deneyimini aktardığı bir yazıya ve iki hafta boyunca Facebook’ta hiçbir şey beğenmeyen bir kişinin deneyimini aktardığı yazıya bakmak anlamlı olacaktır.
[6] https://www.facebook.com/zuck/posts/10103269806149061
Kaynaklar
Borchers, Callum. This is a real news story about fake news stories. 7 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <https://www.washingtonpost.com/news/the-fix/wp/2016/11/07/this-is-a-real-news-story-about-fake-news-stories/>.
Clark, Neil. ‘Fake news’ & ‘post-truth’ politics? What about those Iraqi WMDs? 21 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <https://www.rt.com/op-edge/367625-fake-news-post-truth-iraqi-wmds/>.
Forster, Katie. Facebook hoaxes didn’t affect US election because they came from both sides, says Mark Zuckerberg. 13 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <http://www.independent.co.uk/life-style/gadgets-and-tech/news/facebook-mark-zuckerberg-hoaxes-fake-news-us-election-both-sides-media-extremely-unlikely-a7414891.html>.
Kokalitcheva, Kia. Mark Zuckerberg Says Fake News on Facebook Affecting the Election Is a ‘Crazy Idea’. 11 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <http://fortune.com/2016/11/11/facebook-election-fake-news-mark-zuckerberg/>.
Mozur, Paul ve Mark Scott. Fake News in U.S. Election? Elsewhere, That’s Nothing New. 17 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <http://mobile.nytimes.com/2016/11/18/technology/fake-news-on-facebook-in-foreign-elections-thats-not-new.html?smid=tw-nytimestech&smtyp=cur&referer=https://t.co/3KmHK6KVEf>.
Oremus, Will. Who Controls Your Facebook Feed. 3 Ocak 2016. 23 Kasım 2016. <http://www.slate.com/articles/technology/cover_story/2016/01/how_facebook_s_news_feed_algorithm_works.html>.
Pariser, Eli. Beware Online Filter Bubbles. Mart 2011. 23 Kasım 2016. <https://www.ted.com/talks/eli_pariser_beware_online_filter_bubbles?language=tr#t-518358>.
Parsons, Jeff. Trump says Facebook and Twitter ‘helped him win’ historic US presidential election. 14 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <http://www.mirror.co.uk/tech/trump-says-facebook-twitter-helped-9257857>.
Shadoan, Rachel. Why Algorithm Transparency is Vital to the Future of Thinking . 11 Temmuz 2014. 23 Kasım 2016. <http://www.akashiclabs.com/why-algorithm-transparency-is-vital-to-the-future-of-thinking/>.
Teyit.org. Algoritmalar komplo teorilerini destekleyerek gerçekleri tahrif ediyor. 19 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <https://teyit.org/algoritmalar-komplo-teorilerini-destekleyerek-gercekleri-tahrif-ediyor/>.
—. Yılın kelimesi “post-truth” nedir? 18 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <https://teyit.org/yilin-kelimesi-post-truth-nedir/>.
Tüfekçi, Zeynep. Mark Zuckerberg Is in Denial. 15 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <http://www.nytimes.com/2016/11/15/opinion/mark-zuckerberg-is-in-denial.html?rref=collection%2Fcolumn%2FZeynep%20Tufekci&action=click&contentCollection=Opinion&module=Collection®ion=Marginalia&src=me&version=column&pgtype=article&_r=1>.
Wang, Amy B. ‘Post-truth’ named 2016 word of the year by Oxford Dictionaries. 16 Kasım 2016. 23 Kasım 2016. <https://www.washingtonpost.com/news/the-fix/wp/2016/11/16/post-truth-named-2016-word-of-the-year-by-oxford-dictionaries/>.
Zeynalov, Mahir. Trump, Erdogan And Post-Truth Politics. 21 Eylül 2016. 23 Kasım 2016. <http://www.huffingtonpost.com/entry/trump-erdogan-and-post-truth-politics_us_57e214cde4b00267764fb551>.