Yeni Bir Kitap…Kolektif Zeka…

Oya Morva ve Erkan Saka (Der.) (2018) WP_20181003_18_49_34_Pro. İstanbul: Kalkedon.

Editörden

Kolektif zeka, özetle,  bir bütünlüğe (kolektiviteye)  ait bir ya da daha fazla kaynaktan edinilen zeka (Atlee, 2003) olarak tanımlanabilir. Kolektivite vurgusu nedeniyle, “biyolojik, sosyal ve bilişsel sistemlerin daha yüksek bir kompleksiteye ve uyuma evrilme hali” (Por, 2004) olarak da ele alınabilir. Bu şekilde yani grup zekası ile ilgili olarak ele alındığında aslında yeni bir kavram değildir; bu nedenle hakkında, biyolojiden ekonomiye, mühendislikten bilgisayar bilimine kadar çok çeşitli alanlarda hazırlanmış, oldukça kapsamlı bir literatür mevcuttur.

Daha yakın zamanlı olarak, medya ve iletişim çalışmaları da bu alanlara eklenmiştir. Zira yeni medya, enformasyonu paylaşma, veriyi kolaylıkla depolayabilme, gerektiğinde geri çağırma kapasitesi ile kolektif zekanın gelişip güçlenmesinde önemli bir aktör olarak belirmiştir. Üstelik bu aktörün, tek güçlü yanı sözkonusu teknolojik yeterliliği değildir. Yeni medya, sağladığı çevrimiçi etkileşim olanakları ile bilginin geleneksel yapılanmasını, hiyerarşileri dönüştürebilme potansiyelini de barındırır. Bu ortamda geleneksel kültürün dili, kavramları, şeylerin tanımları, bireyin rolü, hafızanın konumlanışı sürekli müzakere edilir. Bilgi, tek bir bilen öznenin, bir kurumun, bir otoritenin tekelinden çıkar; bir daha asla statik olmayacak bir şekilde bir kolektiviteye devredilir.

Dolayısıyla medya ve iletişim araştırmaları, bir yandan aracın teknolojik yeterlilikleri/sınırlılıkları ve potansiyeli üzerinden kolektif zeka kavramı ile ilişkilenirken; öte yandan kavramı çevrimiçi etkileşime dayalı tamamen özgün bir tecrübe olarak ele alıp, bireysel ve toplumsal düzeydeki sonuçlarına odaklanır. Bu çalışma, her iki bakış açısından metinleri bir araya getirerek, kolektif zeka kavramının iletişim araştırmaları açısından ne anlama geldiği sorusunu yanıtlamayı amaçlar.

Bu derlemeye yapılan katkılara değinirsek, Erkan Saka’nın çalışması, kolektif zeka kavramsallaştırmasına ve onun algoritmalarla ilişkisi üzerine yazılmış literatüre dair kısa bir eleştirel analizi içermektedir. Oya Morva’nın hazırladığı bölüm, kolektif zeka kavramsallaştırmasının iletişim bilimleri perspektifinden nasıl ele alınabileceğine dair daha ayrıntılı ve sistematik bir inceleme getirmektedir. Alev Aslan’ın metni, kolektif zeka kavramını, dijital çağda demokrasi uygulamaları ve siyasal katılım ile ilişkili olarak ele alarak; DemocracyOS yazılımı üzerinden bir analiz gerçekleştirmektedir. Merve Zeynep Doğan Sarıbek’in çalışması ise dijital çağda kitlelerin mobilizasyonu konusunu, Occupy Wall Street Hareketi örneği üzerinden kolektif zeka ile ilişkilendirerek ele alıyor. Burcu Kaya Erdem’in metni, tartışmayı bambaşka bir perspektife taşıyarak, Dunning Kruger etkisi ya da “cahil cesareti” kavramı üzerinden, kolektif zeka tartışmalarının Türkiye örneği özelinde bir hayal kırıklığı olarak ele alınıp alınamayacağını sorgulamaktadır.  Selin Çetindağ, Sevda Ünal ve Mutlu Binark’ın çalışması ise tartışmaya “yakınsama” kavramını kattığı gibi, izleyici üzerinden kolektif zekanın işleyişine somut bir örnek sunuyor. Genel olarak olumlu yaklaşımlara bir uyar mahiyetinde ise Oğuz Kuş’un katkısına bakılabilir. Son yıllarda belirleyici olmaya başlayan iki önemli unsur olan “büyük veri” ve algoritmaların etkisi Kuş’un eserinde önemli yer tutmaktadır.

Sözü edilen tüm bu çalışmaların, Türkiye’deki kolektif zeka tartışmalarına katkı sunmasını umut ediyoruz.  Emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ederiz.

Oya Morva/ Erkan Saka – Mart 2018

Referanslar:

Atlee, T. (2017). Defining collective intelligence. Erişim https://www.co-intelligence.org/CollectiveIntelligence2.html

Por, G. (2004). Collective         intelligence and collective leadership: Twin paths to beyond chaos. Sprouts: Working Papers on Information Systems, 8(2). http://sprouts.aisnet.org/8-2

 

 

Yorum bırakın