Bir “Kovid Kayması” Öğrenciler için Dijital Uçurumu Genişletebilir*

Yazar: Pia Ceres

Çeviri: Hasan H. Kayış, Aksaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Ar. Gör.

Koronavirüs vakaları arttıkça, birçok okul döneme en azından sınırlı sayıda çevrimiçi öğrenimle başlayacak. Teknolojiye erişimi olmayan öğrenciler için bu durum geriletici olabilir.

Normal bir öğrenim döneminde Breanne Wiggins, şu günlerde yeni öğrencilerini karşılamaya hazırlanırdı. Yıllarca süren öğretime dayalı dördüncü sınıf müfredatı da hazır olacaktı. Sınıfını parlak, davetkâr renklere sahip olan çarpma/bölme tabloları ve her öğrencinin doğum gününü gösteren bir posterle dekore ederdi.

Bu yıl, Wiggins’in sınıfının duvarları boş. California, Riverside County’deki koronavirüs vakalarının artması nedeniyle eğitim verdiği Palo Verde Birleşik Okul Bölgesi eyalet yönetimi uzaktan eğitim kararı aldı. Wiggins’in okulu, California-Arizona sınırında bulunan ve yaklaşık 20.000 nüfusa sahip küçük bir çöl kasabası olan Blythe’de bulunuyor. Okul bölgesindeki öğrencilerin yaklaşık yüzde 70’i, bir ailenin düşük gelir statüsünün göstergesi olan ücretsiz veya indirimli öğle yemeği planı dâhilindedir. Ayrıca, 2018’deki nüfus sayımında, Blythe’deki hanelerin tahmini olarak yüzde 30’unun geniş bant internete sahip olmadığını bulunmuştur. Wiggins, internete erişimi olanlar için bile şehir genelinde kesintilerin nadir olmadığını söylüyor.

Dönemin başlamasına sadece birkaç gün kala Wiggins, internete bağlı kendi cihazına erişimi olmayan öğrencilerinin bir başka dönemi uzaktan eğitimle nasıl geçirebileceğinden emin değil.

“Öğretmenler gerçekten hazırlanmamız gerektiğini biliyor” diyor. “Ama neye hazırlanacağımızı bilmiyoruz.”

ABD’deki okullar, sınıfları yeniden açmak için devam eden salgın ve siyasi baskının ortasında yıla başlıyor. Trump yönetimi, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki enfeksiyon oranları 4,83 milyona yükselmiş olsa bile, kolej ve K-12 öğrencilerini yüz yüze öğrenme için okullara dönmeye zorluyor. Çoğu çocuk virüsün daha hafif semptomlarını deneyimlese de, son yaz kampı salgını çocukların virüsü bulaştırdığını ortaya koyuyor. Çocuk doktorları ve güncellenmiş CDC yönergeleri, okulları yeniden açmaya teşvik ederken, ülkenin en büyük ikinci öğretmen sendikası olan Amerikan Öğretmenler Federasyonu, okulların güvenli olmayan koşullar altında yeniden açılması halinde yerel grevleri desteklemek için harekete geçti.

Yerel enfeksiyonlar kontrol altına alınmadığı için birçok okul bölgesi, geleneksel yüz yüze öğrenmeye devam etmemeye karar verdi. EdWeek’in bir takipçisine göre, ülkedeki en büyük 20 okul bölgesinden 16’sı, döneme uzaktan ve hibrit öğrenmenin bir kombinasyonuyla başlayacak olan New York City de dahil olmak üzere, gelecek yıl uzaktan veya hibrit öğrenmeyi sürdürme planlarını açıkladı. Los Angeles, Chicago ve Houston’daki okul bölgeleri de yıla uzaktan eğitim ile başlayacak.

Salgının başlaması takiben bunun ülke çapında okulların kapanmasına neden olduğunda ve teknolojiye erişimin sınıfta öğrenim için dijital bir cankurtaran halatına dönüştüğünde, geçtiğimiz baharda uzaktan öğrenime hızlı geçiş büyük ölçüde başarısız olarak kabul edildi. ABD’de 50 milyondan fazla öğrencinin tahminen yüzde 15’i yüksek hızlı internete erişimi olmayan evlerde yaşıyor. Koronavirüs vakaları arttıkça ve bölgeler çevrimiçi öğrenmeyle ilerlerken, okullar ikinci kez geçen yıl şiddetlenen dijital uçurumla yüzleşmek zorunda kalıyor.

“Dijital Uçurum” ve “Covid Kayması”

Eğitimciler internet ve teknoloji erişimindeki eşitsizliklerin, orantısız bir şekilde Siyahi, Hispanik, Kızılderili ve düşük gelirli aileleri etkilediğini pandemiden uzun süre önce biliyorlardı. Ancak pandemi, K-12 eğitimindeki dijital uçurumu daha da belirgin hale getirdi. Bir Pew Research araştırması, orta gelirli ebeveynlerin sadece yüzde 14’ü ve üst gelirli ebeveynlerin yüzde 4’ü ile karşılaştırıldığında bahar karantinası sırasında düşük gelirli ebeveynlerin yüzde 36’sının, çocuklarının bir bilgisayara erişimi olmadığı için okul çalışmalarını evde tamamlayamadıklarını bildirdi.

Eyaletin Los Angeles ve San Diego gibi daha büyük okul bölgeleri, geçen bahar binlerce öğrenciye dizüstü bilgisayarlar ve ağ bağlantı noktaları sağlamak için kaynakları seferber ederken, Palo Verde Birleşik Okul Bölgesi bunu yapmadı. Bunun yerine, PVUSD iki haftada bir kağıt “öğrenme paketleri” dağıttı. Wiggins ayrıca çevrimiçi dersler de oluşturdu, ancak bunlar isteğe bağlı olarak kabul edildi. Wiggins, dördüncü sınıf öğrencilerinin üçte birinin evde internet erişimi olmadığını belirtirken, diğerlerinin kardeşleri ve evden çalışan ebeveynleri ile tek bir bilgisayarı paylaştığını tahmin ediyor.

Palo Verde Birleşimi’nin yanıtı, Amerikan Araştırma Enstitüleri tarafından yapılan bir ön ankete göre, yoksulluğun yüksek olduğu bölgelerdeki bir eğilimi yansıtıyor. Ankete katılan K-12 okul bölgelerinden, yoksulluğun yüksek olduğu bölgelerin yüzde 47’si, kağıt paketler gibi fiziksel olarak dağıtılmış materyalleri, düşük yoksulluk bölgelerinin sadece yüzde 18’ine kıyasla, uzaktan eğitim uygulamalarının “birincil bileşeni” olarak vurguladı. Anket, kırsal bölgelerin fiziksel olarak dağıtılan malzemelere kentsel bölgelerden önemli ölçüde daha bağımlı olduğunu ortaya koydu.

Bu yıl, dijital uçurumun her iki tarafındaki öğrenciler arasındaki uçurum daha da genişleyebilir. “Yaz kayması”, K-12 öğrencileri arasında yaz aylarında uzun süredir çalışılan bir öğrenme kaybı dönemini ifade eder ve bu, yüksek gelirli öğrencilerin yaptığı ek yaz dönemi öğrenme fırsatlarına erişimi olmayan düşük gelirli öğrenciler için orantısız düşüşlere neden olur. Pandeminin başlamasıyla birlikte bazı araştırmacılar, halihazırda yetersiz hizmet alan öğrenciler için öğrenme kaybını yoğunlaştırabilecek bir “kovid kayması” konusunda uyarıda bulunmaya başladılar.

Irvine, California Üniversitesi’nde eğitim profesörü ve UCI Dijital Öğrenme Laboratuvarı direktörü olan Mark Warschauer, “birdenbire, bu 3 aylık boşluğu aldık ve temelde ikiye katladık” diyor. Bu bahar okullarının kapatılmasının ardından, düşük gelirli öğrenciler teknolojiye güvenilmez bir şekilde erişmiş olabilir ya da evde küçük kardeşleriyle ilgilenmeye zorlanmış ve çevrimiçi eğitime kısmen ya da tamamen katılmaları engellenmiş olabilir. Aynı zamanda, daha varlıklı aileler bağımsız çocuk yetiştirme sistemleri oluşturuyor ve çocukları için özel öğretmenler tutuyor.

Yaz, devlet okulu bölgelerine ve öğretmenlere kendilerini çevrimiçi araçlara alıştırmaları ve öğretim süreçlerini planlamaları için çokça ihtiyaç duydukları zamanı borç verdi. Fakat Warschauer “evde eşit olmayan internet erişimi ve eşit olmayan finansal baskılar gibi bu eşitsizliklerin çoğu, fazladan birkaç hafta geçirerek çözülemez” diyor. “Tüm göstergeler, tıpkı bahar gibi sonbaharın bir felaket olacağı yönünde.”

Kaçırılan Bağlantılar

Halihazırda eğitim ve yemek sağlaması beklenen devlet okulu bölgeleri, öğrencilere temel teknolojiyi nasıl temin edeceklerini, nasıl ödeyeceklerini ve dağıtacaklarını belirleme gibi ek sorumluluklarla yükümlüdür. Amerikan Öğretmenler Federasyonu tarafından yapılan bir tahmine göre, öğrenci ve öğretmenleri sonbaharda yeniden başlatılan uzaktan eğitim için donatmak ülke çapında ek 3,8 milyar dolara mal olabilir.

Rhode Island Üniversitesi’nde okul finansmanı ve ekonomi politikası araştırmacısı olan Anthony Rolle, “bölgeler ek gelir elde etmezlerse, ya kara gün akçesine girmeleri, eyaletten ek gelir talep etmeleri ya da iç gelirlerini daha esnek bir gelir elde etmek için kaydırmaları gerekecek” diyor. Bölgelerin, spor ve öğrenci taşıma gibi pandemi tarafından durdurulan faaliyetlerden ek fonlara sahip olabileceğine ve uzaktan öğrenmeyi desteklemek için teknolojik altyapıya yeniden yönlendirilebileceğine dikkat çekiyor. Ancak salgın, eyalet ve yerel vergi gelirlerini çok ciddi şekilde düşürdüğü için birçok bölge hala bütçe açıklarıyla karşı karşıya. Ülke çapındaki devlet okulları neredeyse 500.000 işi ortadan kaldırmak zorunda kaldı.

Rolle, “yeni bir federal yardım zorunlu olacaktır” diyor. Federal destek, K-12 devlet okullarına ve özel okullara 70 milyar dolarlık yardım vaat eden Cumhuriyetçi teşvik yasasından gelebilir. Ancak yasa tasarısı, bir tür yüz yüze öğrenmeye devam etmeyi reddeden okullardan bu fonların çoğunu alıkoyabilir.

Bazı bölgeler, özellikle dijital uçurumun kapatılmasına yönelik hayırsever bağışlardan yararlandı. Oakland Devlet Okulları, Twitter CEO’su Jack Dorsey’den 10 milyon dolarlık bağış taahhüdü aldı. Haziran ayında, Chicago Devlet Okulları, 100.000’den fazla CPS öğrencisine ücretsiz yüksek hızlı internet erişimi sağlama planı olan Chicago Connected adlı bir girişim başlattı. 50 milyon dolarlık girişime bağışta bulunanlar arasında milyarder hedge fonu yöneticisi Ken Griffin, Barack ve Michelle Obama yer alıyor.

CPS CEO’su Janice K. Jackson bir röportajda WIRED’a “bana göre, eğitimde eşitlikle ilgili en büyük sorun (finansmanın yanı sıra, bu bir numara, bu yüzden bunu gözden kaçırmayacağız) bu ülkede her öğrencinin yüksek hızlı internete erişimini sağlamak” olduğunu söylemiştir.

Eyalet müfettişi Tony Thurmond’a göre, California Eğitim Bakanlığı şu anda internete bağlı cihazları 700.000’den fazla öğrenciye ve wi-fi erişim noktalarını 400.000 öğrenciye kadar ulaştırmak için çabalıyor. Bölge, bu yıl öğrencilerin göz atması için Chromebook’lar ve hot spot’lar sağlayacağını doğruladı. Ancak hot spot’lar için bir ila iki haftalık bir gecikme olabilir. Wiggins, “bu öğrencilerin telefonda dersleri takip edip dinlemeleri gerekecek,” diyor.

Okullar fonları bir araya toplayıp öğrencilere cihazları dağıtabilseler bile, sonuçta evde ne olacağını kontrol edemezler. Hawaii Wai’anae’deki Wai’anae Lisesi’nde matematik öğretmeni olan Madison Maeshiro da geçen baharda öğretmeye devam etmek için öncelikle kağıt paketlere ve bazı çevrimiçi talimatlara güveniyordu. Okul, Chromebook’ları ve iPad’leri bir toplama istasyonunda kullanıma sunarken, Maeshiro 60 öğrencisinden yalnızca 10’unun kendisiyle düzenli olarak çevrimiçi iletişim kurduğunu tahmin ediyor.

Doğu Harlem’deki PS 96’da ortaokul öğrencilerine teknoloji ve bilgisayar bilimi öğreten Lliana Villegas, “uzaktan öğrenmenin dezavantajlarından biri de bu. Öğrencilerimin orada bulunacağını garanti edemem” diyor. PS 96’nın teknoloji koçu olarak, öğretmen arkadaşlarına yüz yüze “harmanlanmış” öğrenim ve tamamen uzaktan eğitimin bir karışımıyla başlaması planlanan sonbahar dönemine hazırlanmak için uzaktan eğitim araçları konusunda eğitilmesine de yardımcı oldu. Tamamen veya kısmen uzaktan öğrenmenin bu şekilde devam ettirilmesinin, özel ihtiyaçları olan, evsiz veya koruyucu sistemde olan öğrencilere yeterince hizmet edip etmeyeceğinden endişe duyduğunu söylüyor. Mevcut ders planlama stratejisi, “en kötü durum senaryosunu planlamak ve en iyisini umut etmek” şeklindedir.

Çocuklara bilgisayar vermek aynı zamanda çocuk bakımı krizini de çözmez. Ebeveynler, özellikle kırsal alanlarda ve “çocuk bakımı çöllerinde” çocuklarına bakmak için işe geri dönmekle evde kalmak arasında seçim yapmak zorunda kalabilir.

UC Irvine’den araştırmacı Warschauer, “Bilgisayarları sosyal, eğitimsel problemlerin içine atmak onları gerçekten çözmüyor” diyor. Öğretmenleri en iyi uzaktan eğitim uygulamaları konusunda eğitmeye devam etmek, en küçük öğrenciler için yüz yüze öğrenmeye öncelik vermek ve sonrasında yetişmelerine yatırım yapmak gibi salgından sonra okul kapanışlarının eşitsiz etkisini hafifletmek için atılabilecek adımlar olduğuna işaret ediyor. Ancak, dijital uçurumun zararlı etkileri bu okul döneminde derinden hissedilmeye devam ettiği için, öğrencilerin bilgi işlem cihazlarına ve güvenilir genişbant erişiminin eğitimleri üzerinde büyük bir etkisi olmaya devam edecek.

Warschauer, “bunu çözemeyeceğiz” diyor. “Biraz daha az kötü yapmayı deneyebiliriz.”

*Kaynak:Wired

Yorum bırakın